PROBLEMİN TARAFI OLMAYALIM!
Fahrettin ALİŞAR
Ülkemizde cereyan eden terör olaylarını, bir “Kürt sorunu” veya “etnik sorun” olarak değerlendirenler, ya art niyetlidir ya da saftır. Bu terör olaylarını; geçmişte Batının “Doğu Politikası (Türk Milleti’ni Anadolu’dan Asya steplerine sürme)”, günümüzde de “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)” çerçevesinde değerlendirmek ve yorumlamak gerekir.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgemiz; adeta batılı ajanların cirit alanı haline getirilmiştir. Biz bunların çoğunu dış kaynaklardan öğrenebiliyoruz.
Geçen hafta CIA ajanı Sam Faddis’in “Operation Hotel California” adlı kitabı, ABD’de piyasaya çıktı. Hürriyet Gazetesi 26 Ekim Pazar günü, bu kitabın tanıtımı yaptı ve kitaptan alıntılar verdi. CIA ajanı bu kitapta, 1990’lardan bu yana Türkiye’nin Güneydoğu ve Ortadoğu’daki faaliyetlerinden söz ediyor. Kitabın bir bölümünde; 1997 Nevruz olaylarında, Diyarbakır’daki gösterileri ve olayları, şehrin içinden takip ettiğini, olayları belediye başkanları, ileri gelen siyasilerle birlikte organize ettiklerini anlatıyor. Bu CIA ajanı Sam Faddis; Türkiye’de 1990’dan 2007 yılına kadar gizli görevli olarak çalışmış, Mayıs 2008’de CIA’dan emekli olmuştur. Türkçe, Yunanca, Arapça dilleri ile Zaza ve Kırmança şivelerini çok iyi bilen Faddis, halen Annapolis’te yaşıyor.
CIA ajanı Sam Faddis ne diyor?
“-1997 Nevruz olaylarında, Diyarbakır’daki gösterileri ve olayları, şehrin içinden takip ettim. Olayları belediye başkanları, ileri gelen siyasilerle birlikte organize ettim!”
Atalarımızın kanlarıyla yoğrularak vatan toprağı yapılan bu yerler, bu Conilerin cirit attığı alanlar olamaz. Olmamalı. Buna benim Türk kardeşim de, benim Kürt kardeşim de göğsünü siper ederek engel olmalı.
Ey benim Kürt kardeşlerim, ey benim Türk kardeşlerim! Devlet, ayağınızın altından kaydırılmak isteniyor. Artık farkına varın. Devletin olmadığı bir coğrafyada Filistin ve Irak halkının başına ne geliyorsa, sizin başınıza da o gelecektir. Siz bir Coni’nin, bir İngiliz’in, bir Ermeni’nin, bir Yunan’ın, bir Rum’un bir Kürt için kılını kıpırdatacağına inanıyor musunuz? İnanan varsa ya art niyetlidir ya da cahildir.
Bu olaylar karşısında hâlâ partici, AB’ci, BOP’çu, şucu-bucu olunamaz. Olunmamalı.
Özellikle benim Kürt kardeşlerime hatırlatmak istiyorum. Milli Mücadelenin verildiği sırada; TBMM orduları “Kütahya-Eskişehir savaşında” Batı destekli Yunanlılara yenildiğinde, Meclis’in Kayseri’ye taşınması tartışmaları gündeme gelince, Dersimli Diyap Ağa ayağa kalkar ve şöyle haykırır:
“-Biz buraya savaşmaya mı geldik, yoksa kaçmaya mı? Bu Yunan’ı, bu topraklardan sökünceye kadar bir adım bile geriye çekilmek yok!”
Daha sonra bu Dersim’de ne olmuştur? Kerkük-Musul’u Türkiye’ye vermemek için, o zaman Türkiye’de olmayan bir teknoloji ile, İngiliz ajanları Şeyh Sait’in vaaz kasetlerini gizlice çoğaltmış, halka dağıtmış, “din elden gidiyor” propagandası ile halkı ayaklandırmayı başarmıştır. Zaten gücü belli olan Türkiye Cumhuriyeti, iç sorunu ile uğraşmak zorunda kalmış, İngilizler böylece petrol yatağı olan Kerkük-Musul’u Türkiye’den koparmayı başarmışlardır.
Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında, Türk jetlerinin Rum mevzilerine dalışı televizyonlardan her gösterildiğinde, 1974 yılındaki Tunceli kahvehanelerinde halk ayağa kalkıp alkış tutmuş, Mehmetçiğe; “yaşa, varol” tezahüratları atmıştır.
Bugünün Tunceli’sinde Ermeni militanların ağırlıkta olduğu PKK teröristlerinin boruları ötmektedir.
Biz geçmişte köklü cihan devleti kuran bir Milletin evlatlarıyız. Cihan Devleti Osmanlı’yı 600 yıl yaşatan atalarımızın torunlarıyız. Osmanlı Devleti’ni nasıl kurduk? Nasıl büyüttük? Bu kadar yıl nasıl yaşattık? Referansımız bu olmalı.
Cebeli Tarık’ı aşıp, Avrupa’ya ayak basan, dilini, dinini, kültürünü bilmediği ülkede Endülüs diye bir devlet kuran, tam 800 yıl ayakta tutan Müslümanlar bunu nasıl başardı? Bunları araştırmalıyız.
Uyanık olmalıyız. “Su uyur, düşman uyumaz” diyen atalarımıza kulak vermeliyiz. Tarih bunun örnekleri ile doludur. Bakın M.Ö. 586’da Babil Kralı Nabukadnazar tarafından Filistin’den sürülen Yahudiler, tam 2 bin 534 sene sonra, Filistin’e geri döndü ve İsrail Devletini kurdular.
Bütün bunlar ve daha fazlası, Türk Milleti’nin bu topraklardaki varlığı ile doğrudan ilgilidir. Haçlı Seferi’nden Milli Mücadele’ye, ASALA tezgahından PKK terörüne kadar her türlü fitnenin derinliklerinde, bu tarihi kökler bulunmaktadır.
Bütün bunları bilmez, yeni nesillere öğretmez, öğretemezsek, bir ve beraber olup problemlerle uğraşacağımız yerde, her birimiz bir problemin tarafı oluruz! İyi düşünelim, öğrenelim, öğretelim, beraber olup problemlerle uğraşalım.
Problemin tarafı olmayalım!