YAŞLI KITADAKİ YANGIN - Fahrettin ALİŞAR

YAŞLI KITADAKİ YANGIN

Fahrettin ALİŞAR

Türkiye tam 50 yıldır Avrupa Birliği’nin kapısında bekletiliyor. Bu süre içerisinde üyelik konusunda bir fersah dahi mesafe katledilemedi ama çok iyi bir “Avrupa Birliği lobisi” oluşturuldu.

Avrupa Birliği lobisi için, Avrupa ve Amerika kaynaklı vakıflardan oluk oluk paralar akıtıldı. Türk halkı nazarında pek itibar görmedi. Ancak “28 Şubat Süreci”nden sonra işler tersine döndü. Yani Avrupa Birliği lobisinin oluşmasında, “28 Şubat Süreci” bir dönüm noktası oldu.

“28 Şubat Süreci”nin demokratik olmayan yönleri yazıldı çizildi. Ama bu sürecin bu yönü fazla ele alınmadı.

Avrupa Birliği lobisinin faaliyetleri ile ilgili olarak en güzel tanımlamayı, Dally Telegraph Gazetesi verdi: “Türkler masumca bu kandırmaya inandılar!”

Bizim Avrupa Birliği maceramız hâlâ devam ediyor ama ekonomik olarak Avrupa Birliği adeta bir yangın yerine döndü. Yunanistan resmen batağın eşiğinde! Yunan ekonomisini bu bataklıktan kurtarmak için, başlangıçta yavaş davranan AB’nin güçlü ülkeleri, bugünlerde istekli davranıyorlar.

Avrupa ekonomisinde ortaya çıkan fay kırılması, yaşlı kıtayı etkisi altına almaya başladı.

Yunanistan merkezli Avrupa Birliği’nde yaşanan ekonomik kriz, Avrupa’nın ekonomik olarak da “ahlaksız” olduğunu ortaya çıkardı.

Alman ekonomistler; Yunanistan’ın Birlik kurallarını ihlal ettiğini, herkesi aldattığını iddia ettiler. Gerekçe olarak da; Yunanistan’ın makro ekonomik dengesizliklerinin üstünü, istatistikî oyunlarla örttüğünü, Yunanistan ile Goldman Sachs arasında, 2001 yılında bir anlaşma yapıldığını, bu anlaşma ile ülkenin gerçek verilerinin gizlendiğini ileri sürdüler.

Bu tespit bile, AB’de şeffaflığın, dürüstlüğün ve hesap verilebilirliğin ne kadar irtifa kaybettiğini açıkça gösteriyor. Ahlaksızlığın ve seviyesizliğin aldığı mesafeyi açığa çıkarıyor.

Gerçi bu çarpıklıklar yeni de değil! İtalya’nın geçmişte böylesi bir düzmece ilişki ağının tarafı olduğunu, aynı Alman ekonomistler ortaya çıkardı. Yine İngiltere ve İsviçre ile ilgili benzer iddiaları da kamuoyuna açıkladılar.

Bu kural ve ahlak dışı yaklaşımları, basit bir ekonomik açıklama ile geçiştiremeyiz. Bu sürecin güven duygusuna vurduğu ağır darbe ortadadır. Bu ülke insanlarının, sisteme, siyasete ve ekonomiye güvenleri, gün geçtikçe azalmaktadır.

İhtiyar Avrupa’daki muhasebe yolsuzlukları, daha dün gibi hafızalarımızdaki yerini koruyor.

Bu kadar sahtekârlığa rağmen, ekonomik krizin makro ekonomik dengelerde neden olduğu tahribat gizlenemedi. Dengesizliğin üstü örtülemedi. Yani mızrak çuvala sığmadı.

Bu sahtekârlığın binde birini bile Türkiye yapsaydı, kıyamet kopar, bütün AB komiserleri açıklama üstüne açıklama yapar, Türkiye’yi ablukaya alırdı.

Bu kadar kural ve ahlak dışı yaklaşımlarına, sahtekârlığına rağmen Yunanistan, Avrupa Birliği tarafından, kurumsal bir himaye şemsiyesi altına alındı.

Avrupa Birliği’nin, Yunanistan’ı kurumsal bir himaye şemsiye altına almaya çalışması, uzun vadeli bir çözüm asla olamaz! Yunanistan’ın tökezlemesiyle başlayan çöküş devam edecektir.

Yaşlı kıtada yangın, Yunanistan’dan başlamış, yavaş yavaş ilerlemektedir. Bu yangın söndürülmeye çalışılsa da başarılamayacaktır. Çünkü yangının nedeni; ahlakdışı yaklaşımlar ve ekonomik sahtekârlıktır. Ekonomik ahlaksızların ve sahtekârların, bu yangını söndürmesi mümkün değildir.

Yaşlı kıtadaki bu yangından, genç nüfusa sahip Türkiye kârlı çıkacaktır. Çünkü AB kapısında bekleme umudu tükenecek, kendi ekonomisine, kendi tarihine, kendi coğrafyasına yönelecek, uyutulan dev uykusundan uyanacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın!

KONYA’NIN EN YOKSUL İLÇESİ DERBENT - Fahrettin ALİŞAR

KONYA’NIN EN YOKSUL İLÇESİ DERBENT

Fahrettin ALİŞAR

Geçen hafta kısa adı DERKAD olan, Derbent Eğitim ve Kalkınma Derneği’nin düzenlemiş olduğu, “Derbentli olmak” konulu konferansı vermek üzere Derbent’te idim. Konferansın konusu özellikle “Derbentli olmak” olarak seçildi. Çünkü Derbent; işsizlik nedeniyle sürekli dışarıya göç veren, göç verdiği beyinlerin asla “Derbentli” olamadığı küçük bir ilçe. İlçe halkının; ilçe olmasına rağmen “köy” adını bir türlü unutamadığı, yoksulluğun bıraktı izlerden olsa gerek.

Konya’nın unutulan ilçesi olan Derbent; son yıllarda üniversitelere öğrenci veremeyerek veya bir iki öğrenci vererek, eğitim konusunda da Konya’nın çok gerisinde kalan bir ilçe. Oysa Derbent; uzun yıllar Türkiye’nin gözde üniversiteleri olan ODTÜ, bir çok Tıp Fakültesi, Kara Harp Okulu, GATA gibi üniversitelere derece ile öğrenci gönderebilen bir belde idi.

Derbent; Cihan Devleti Osmanlı’nın kurduğu muhteşem “Derbent Teşkilatları”ndan ismini alan; tarihi, kültürü, yetiştirdiği İslâm âlimleri ve özellikle doğal süt ürünleri ile Konya’da iz bırakmış bir ilçedir.

Derbent; gölet ve yol yapımı hariç, hemen hemen hiç kamu yatırımı alamamış, Türkiye’deki ender ilçelerden biridir.

Derbent’in ekonomik durumu ve kişi başına düşen gelir ile ilgili rakamları geçen haftaki yazımda vermiştim.

Derbent gelişmişlik sıralamasında; Türkiye’nin 858 ilçesi içerisinde, 692. sırada yer almaktadır. Yine gelişmişlik sıralaması itibariyle Konya’nın 28. sırasındadır.

Derbent’te kişi başına düşen gelir 540 dolardır. Kişi başına gelir açısından, Konya’nın 28. ilçesidir.

Devlet İstatistik Enstitüsü verilerine göre; kişi başına gelir 2004 yılında 477 dolar iken, Alişar, Dereağzı ve Çiftliközü göletlerinin yapımı ile sulu tarıma geçilmiş ve bu rakam 510 dolara yükselmiştir.

Bu rakam Derbent’in oldukça yoksul bir ilçe olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Derbent’in bu yoksulluk zincirini kırması için ne yapılmalıdır? Bu konudaki görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum:

1. Derbent’te acilen kooperatifleşme veya birlik oluşturma yoluyla “et entegre tesisleri” kurulmalıdır. Derbent’teki et ve süt ürünleri doğaldır. Çünkü Derbent’in temiz yayla ve meralarındaki otlak alanlar, büyükbaş ve küçükbaş hayvanların beslenmesi için yeterlidir.

2. Derbent’e yine kooperatifleşme veya birlik yoluyla “süt fabrikası” kurulmalıdır. Derbent ve çevresinde üretilen süt kapasitesi, bu fabrikayı ayakta tutmaya yeterlidir. Derbent’te kooperatifleşme yoluyla kurulan “Der-Süt” profesyonellikten oldukça uzaktır. Derbent’in lezzetli doğal sütü ve süt ürünleri, gerekli tanıtımdan sonra Konya’da, Türkiye’de ve yurt dışında rekabet edebilecek kalitededir. Derbent’in kendine özgü süt ürünleri olan “tuluk peyniri” ve tereyağının kalitesi, standartların oldukça üstündedir.

3. Derbent’te “Derbent Dokuma Birliği” kurulmalıdır. Derbent’in dokumaları meşhurdur. Selçuklu halılarında bulunan motiflerden izler taşıyan Derbent halılarında; elibelindekız, çengelli baklavalar, deveboynu, çakmak, kertik, akıtma, gaymalı direk, yaba, ok-yay, okbaşı, kazayağı, koçboynuzu, gelinağlatan, gelinçatlatan, kabirtaşı motifleri kullanılır. Bu halıların seri üretim ve pazarlaması için kooperatif veya birlik kurulmalıdır. Derbent dokumaları ülke çapında, sahasında rekabet edebilecek kalite ve özelliğe sahiptir.

4. Derbent’te yapımı biten göletlerle birlikte sulu tarıma geçilmiş, sebze ve meyvecilikte bir kıpırdama başlamıştır. Bunun profesyonelce yapılabilmesi için depolama, paketleme ve meyve suyu fabrikası girişimlerine acilen başlanılmalıdır. Başlamak bitirmek demektir. Bu sahada da kooperatifleşme veya birlik oluşturma yapılabilir. Bu konuda yerel yönetimce, güçlü bir sermayenin teşviki de sağlanabilir.

5. Derbent; Konya’da keşfedilemeyen müthiş bir dağ turizmi alanıdır. Dağ turizminin tanıtımı, özellikle Aladağ’da yapılacak bir kayak merkezi, Konya için büyük bir fırsattır.

6. Derbent’e acilen bir “Yüksekokul” açılmalıdır. Beraberinde kurulan bir öğrenci yurdu, bu yüksekokulu tamamlayacaktır.

Kamu yatırımlarından mahrum bırakılan Derbent’in makûs talihi, ancak kooperatifleşme ve birlik oluşturma yoluyla yenilebilecektir. Çünkü kamu yatırımı için yeterli “Derbent lobisi” mevcut değildir.

FAHRETTİN ALİŞAR

FAHRETTİN ALİŞAR


1963 yılında Konya'nın Derbent İlçesi'nde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Derbent ve Konya'da, yüksek öğrenimini G.Ü. Eğitim Fakültesi'nde tamamladı. A.Ü.de lisansüstü eğitimini (mastırını) bitirdi. Yüksek lisans tezini "Türk Memur Sendikacılığının Örgüt Yapısı ve Model Yaklaşımı" konusunda hazırladı.
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde 17 yıl öğretmenlik ve idarecilikten sonra, Başbakanlık Müşavirliği görevine atandı. 3 yıl Devlet Bakanı Danışmanı olarak görev yaptı. Daha sonra Başbakanlık ÖZİ'ye uzman olarak atandı. Halen bu görevine devam etmektedir.
Mersin'de görev yaptığı yıllar; İçel halk kültürünün araştırılması ve yazılı hale getirilmesi amacıyla, bölgede derleme çalışmaları yaptı. Derlemelerini İçel Kültürü Dergisi, Erciyes Dergisi, Güneyde Kültür Dergisi, Millî Kültür Dergisi ve Millî Folklor Dergisi'nde yayınladı.

10 yıl süreyle Mersin'de, İçel Kültürü Dergisi'nin çıkarılmasına katkıda bulundu.
TRT GAP Televizyonu'na, KKTC Çocuk Oyunları ve İçel Çocuk Oyunları'nı hazırladı ve bu programların danışmanlığını yaptı.
Birçok dergi, bülten ve gazetede; halk bilimi, eğitim ve kamu sendikacılığı konularında araştırma ve makaleleri yayınlandı. Yine birçok yerel ve genel televizyonda bu konularda televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı.
Ahmet Yesevi Üniversitesi Ankara temsilcisidir.
Türkiye Yazarlar Birliği, İLESAM ve Türk Folklor Araştırmaları Kurumu üyesidir.

YAYINLANMIŞ ESERLERİ

· İçel Çocuk Folkloru
· KKTC Çocuk Folkloru
· DERBENT
· ÇİĞİL TÜRKLERİ ve AŞAĞIÇİĞİL
· Nefsimize Zor Gelen Yazılar
· Kamuda Görevde Yükselme Kitabı (GYS)
· Konya Çanakkale Şehitlerimiz
· Derbentli Şehitlerimiz

YAYINA HAZIR ESERLERİ

·Konya Yer Adları, Yerleşik Bulunan Oymak, Cemaat ve Aşiretler
·Türk Memur Sendikacılığının Örgüt Yapısı ve Model Yaklaşımı (Tez Konusu)

falisar@mynet.com