DÜNYAYI BU HALE CONİLER, EVANGELİSTLER VE SİYONİSTLER GETİRDİ. - Fahrettin ALİŞAR

DÜNYAYI BU HALE CONİLER, EVANGELİSTLER VE SİYONİSTLER GETİRDİ.

Fahrettin ALİŞAR

Bugün dünya servetinin yüzde 59 u, sadece yüzde 6’lık bir nüfusun elinde. Dünyada 2 milyar insan okur-yazar değil.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Mun’un yaptığı açıklamaya göre; dünyamızın 13 katrilyonluk bir nüfusu dahi besleyebilecek potansiyele sahip olduğunun bilinmesine rağmen, her yıl 15 milyon çocuğun açlıktan ölmesini seyrediyoruz.

Dünyanın tüm kadınlarının bir yıllık doğum ve sağlık harcamaları için yalnızca 12 milyar dolar gerekirken, sadece AB ve ABD’de parfüme harcanan paranın bu miktardan daha fazla olduğu gerçeğini acaba kaçımız biliyoruz?

Dünyada insan ticaretine tabii olanların yüzde 55’i, cinsel sömürünün mağduru durumunda. Zorla çalışmaya maruz kalan bu insanların büyük çoğunluğunu, kadın ve çocuklar oluşturmakta.

Dünyada 1,7 milyon kadın ve çocuk cinsel sömürüye maruz kalmakta, Filipinler ve Tayland başta olmak üzere bir çok Asya ülkesinde oluşturulan fuhuş köylerine; başta ABD ve AB ülkelerinden olmak üzere, birçok Batı ülkesinden turlar düzenlenmektedir.

Birleşmiş Milletler rakamlarına göre; 2. Dünya savaşının ardından bölgesel ve iç savaşlarda, 25 milyonu aşkın kişi öldü. Bir o kadarı da yerinden ve yurdundan edildi. Halen 8,5 milyon insan mülteci statüsünde yaşıyor.

Dünyada barış için harcanan 1 dolara karşılık, silahlanmaya 2.000 dolar harcanıyor. Yani savaşa, barışın 2.000 katı daha fazla harcama yapılıyor.

Dünya servetinin yüzde 59 unu elinde bulunduran, yüzde 6’lık nüfusu; “ABD/AB/İsrail” üçlüsü ve onların güdümündeki nüfus oluşturuyor.

Dünyada 2 milyar insanın okur-yazar bile olmamasına sebep olanlar bular.

Dünyada her yıl 15 milyon çocuğun açlıktan ölmesine sebep olanlar ve izleyenler bunlar.

Dünyanın tüm kadınlarının bir yıllık doğum ve sağlık harcamaları için yalnızca 12 milyar dolar gerekirken, bu paradan daha fazlasını parfüme harcayanlar bunlar!

Dünyada insan ticareti oluşturan, bunların yüzde 55’ini cinsel sömürünün mağduru durumuna getirenler bunlar!

Dünyada 1,7 milyon kadın ve çocuğu cinsel sömürüye maruz bırakan, Filipinler ve Tayland başta olmak üzere birçok Asya ülkesinde fuhuş köylerine turlar düzenleyenler bunlar!

İkinci Dünya savaşının ardın, bölgesel ve iç savaşlara zemin hazırlayıp, kibriti çakıp, 25 milyonu aşkın insanın ölümüne sebep olanlar bunlar!

Dünyada 8,5 milyon insanı mülteci statüsünde yaşatanlar bunlar!

Sözde barışa 1 dolar harcayıp, silâhlanmaya 2.000 dolar harcayanlar ve bunu teşvik edenler bunlar!

Bütün bunları düşündükçe aklıma Gloria Allned’ın şu sözü aklıma geliyor:

“-Bazı insanlar hakkında daha çok bilgi edindikçe, köpekleri daha çok seviyorum!”

Ben de diyorum ki:

“-Dünyayı bu hale getiren; Coniler, Evangelistler ve Siyonistler hakkında bilgi edindikçe, köpekleri daha çok seviyorum!”

YILLARDIR YABANCILARIN CEBİNİ DOLDURUYORUZ. - Fahrettin ALİŞAR

YILLARDIR YABANCILARIN CEBİNİ DOLDURUYORUZ.

Fahrettin ALİŞAR

Geçtiğimiz 6 yıl içerisinde, yabancı yatırımcılar; Türkiye’ye yaptıkları yatırımlarla hem ceplerini doldurdular, hem de kazandıkları 28.3 milyar doları kendi ülkelerine transfer ettiler.

Merkez Bankası ödemeler dengesi verilerine göre, yabancı yatırımcılar; 2003 – 2008 döneminde 8.8 milyar doları doğrudan yatırımlar, 19.6 milyarı da portföy yatırımlarından olmak üzere, Türkiye’de elde ettikleri 28.3 milyar dolarlık kârı ülkelerine transfer ettiler.

Yani yabancı yatırımcılar; Türkiye’deki doğrudan yatırımlarından elde ettikleri kârların 8 milyar 774 milyon doları ile borsa, devlet iç borçlanma senetleri gibi finansal araçlara yaptıkları portföy yatırımlarından kazandıkları 19 milyar 568 milyon doları, yurt dışına transfer ettiler.

Böylece 6 yıllık dönemde, Türkiye’de elde edilen karların 28 milyar 341 milyon dolarlık bir bölümü ülkeden çıkarak, başka ekonomilere aktı.

Doğrudan yatırımlardan elde edilen karlardan yapılan transferler, son yıllarda hızla büyüdü. 2000’li yılların başında 300-400 milyon dolar arasında seyreden, 2003 yılında 643 milyon dolar olan doğrudan yatırımlardan kâr transferleri, 2004 yılıyla birlikte belirgin bir şekilde arttı. Doğrudan yatırımlarda anılan yıl 1 milyar 43 milyon dolara ulaşan kâr transferi, 2005’te 1 milyar 51 milyon, 2006’da 1 milyar 168 milyon ve 2007 yılında 2 milyar 208 milyon dolara ulaştı. 2008 yılında da doğrudan yatırımlarda 2 milyar 661 milyon dolarlık bir kâr transferi yaşandı. Böylece doğrudan yatırımlarda 2003 başından bu yana gerçekleşen toplam kâr transferi, 8 milyar 774 milyon dolara ulaştı.

Sıcak para olarak gelen ve Türkiye’de borsa ve devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) başta olmak üzere çeşitli finansal yatırım araçlarına yatırım yapan yabancı sermayenin, bu yolla elde ettiği kazançlardan yurt dışına transfer edilen tutar da son yıllarda hızla büyüdü. 2003 yılında 2 milyar 616 milyon olan yabancıların portföy yatırımlarından elde ederek yurt dışına aktardığı tutar, 2004 yılında 2 milyar 905 milyon, 2005 yılında 3 milyar 326 milyon dolara çıktı.

Yabancıların portföy yatırımlarından yaptığı kar transferleri, 2006 yılında 3 milyar 463 milyon, 2007’de 3 milyar 735 milyon dolara yükseldi. Son çeyreğinde küresel krizin patlak verdiği 2008 yılında ise yurt dışı yerleşik Türkiye’deki portföy yatırımlarından elde ederek götürdükleri kârlar, 3 milyar 523 milyon dolarla önceki yılın altında kaldı.

Küresel krizin damgasını vurduğu 2008 yılında Türkiye’ye yönelik doğrudan yabancı sermaye girişlerinde yüzde 24.5 düşüş yaşandı. Merkez Bankası ödemeler dengesi verilerine göre; doğrudan yabancı sermaye yatırımları, geçen yıl 2007’ye göre yüzde 24.5 azalarak 14 milyar 442 milyon dolara geriledi.

****

Küresel sistemin çökmesi, Türkiye’nin organlarını yeniden üretmesini sağlayacak bir çıkış yolu olmalıdır. Çünkü yıllardır Türkiye’de sürdürülen ekonomik programlar; Amerikan ekonomisine bağlı ve devamlı sıcak paraya ihtiyaç duyulan bir seyir izlemektedir. Bu nedenle Türk ekonomisi bir diyaliz makinesine bağlı gibi IMF ve Dünya Bankası’na bağlanmıştır.

Türkiye acilen yerli para birimi (Türk Lirası) üzerinden ticarete önem vermelidir. Başta İran ve Rusya olmak üzere, öncelikle Avrasya Ülkeleri ile bu yönde ticari anlaşmalara önem verilmelidir.

Koskoca Türk Milleti’ni, millî kimliğinden kopararak, dolaşım sistemiyle, sinir sistemiyle, iskeletiyle yabancı sermayeye teslim edenleri, tarih affetmeyecektir.

Yıllardır yabancıların cebini dolduranların; millî ekonomiden, millî politikadan bahsetmeleri abesle iştigaldir. Millî ekonomik politikaları ancak “millî beyinler” oluşturabilir.

FAKİRLEŞTİRİLİP, KREDİ KARTI İLE TESLİM ALINAN HALKIM! - Fahrettin ALİŞAR

FAKİRLEŞTİRİLİP, KREDİ KARTI İLE TESLİM ALINAN HALKIM!


Fahrettin ALİŞAR


Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin verilerine göre, geçen Ocak ayında ihracat; bir önceki yılın aynı ayına göre, yüzde 27,91 gerileyerek, 7 milyar 51 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bir yıllık ihracat ise yüzde 14,29 artışla 124 milyar 769 milyon dolar oldu.

Ocak ayında en fazla ihracat yapan sektör, 1 milyar 153 milyon dolar ile hazır giyim ve konfeksiyon sektörü oldu. Bunu, 1 milyar 4 milyon dolar ile otomotiv ve yan sanayi, 965 milyon dolar ile demir çelik sektörleri takip etti.

Hazır giyim ve otomotiv sektörü, ihracatın sürükleyici sektörleri arasındadır. Ancak bu sektörlerdeki kriz, gün geçtikçe yayılıyor ve ekonominin diğer alanlarına bulaşıyor.

Birçok otomotiv sektörü kapısına kilit vuruyor, üretime bir süreliğine ara veriyor.

Tarım sektörü ihracatı; Ocak ayında yüzde 5.25 gerilerken, toplam ihracat içerisinde yüzde 16,02 pay aldı.

Bu konuda Türkiye yaşanan şudur; Türkiye dışarıya daha az mal satıyor, o nedenle daha az üretim yapıyor. Aynı anda dışarıdan daha az mal alıyor, çünkü daha az tüketiyor. Nitekim dış açık; azalan refah ve üretimle kapatılabiliyor. Yani Türkiye hızla fakirleşiyor. Türkiye fakirleştikçe, kaynakları dışarıya akıyor.

Türkiye’de dış ticaretteki düzeltme fakirleşmeyle sağlanıyor. Gün geçtikçe fakirleşme derinleşerek büyüyor.

Bu fakirleşme ile birlikte Türk insanı; bilinçli ve planlı bir şekilde borçlandırılıyor. Bankalar sokaklarda masa kurup, kredi kartı dağıtıyor.

Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Nazım Kaya’ya göre; kredi kartı ve kredi borcunu ödeyemeyenlerin sayısı, bir önceki yıla göre yüzde 253 artış gösterdi. Tüketicinin toplam borcunun yüzde 36’sı kredi kartı borçlarından, yüzde 13’ü ise bireysel kredi borçlarından oluşmaktadır.

Nazım Kaya’ya göre; bankaların tüketiciyi sürekli borçlandırmasına karşılık, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ve diğer sorumluların; sürekli pembe tablolar çizmeleri, tüketiciyi bugünlere getirdi. Halkımız aylık kazancının önemli bir kısmını kredi borçları için kullanması sebebiyle, ekmek parasına dahi muhtaç hale geldi. . Kredi kartı ve kredi borçlarından dolayı intihar, boşanma, cinayet ve hırsızlık gibi vakalarda ciddi artışlar görülüyor.

Küresel krizin merkezi olarak gösterilen Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Federal Reserv; Türkiye’ye özellikle yanlış tanıtılıyor. Türk kamuoyu Federal Reserv’i “Amerikan Merkez Bankası” olarak tanıyor. Gerçek böyle değildir. Federal Reserv; 1910 yılında Jekyll Adaları’nda bir araya gelen dönemin büyük zenginlerinin kurduğu özel bir bankadır. 1907, 1920 ve1929 buhranlarını da bu zenginler meydana getirdi. Borsa oyunları ile birinci krizde 5400 bankayı iflas ettirdiler. 1929 buhranında ise Federal Reserv yöneticilerinin sahip olduğu bankalar dışında, Amerikan işadamlarının oluşturduğu bütün bankalar ve bütün Amerikan ekonomisi çökertildi. Tarım arazileri de dahil ABD’deki bütün servet, Federal Reserv sahiplerinin eline geçti. Ondan sonra da Amerikan devletini, bu bankaya borçlandırmaya başladılar. Bugün Amerikan devletinin, toplam borcu 12 trilyon dolara yakındır. Federal Reserv sahipleri, daha sonra ABD ve İngiltere’deki güçlerini kullanarak, bütün dünya ekonomisine ve kültürüne ağırlık koydu. 11 Eylül komplosuna, Afganistan ve Irak işgallerine karar veren güç bu yapılanmadır.

Türkiye’de IMF, Dünya Bankası ve Avrupa Birliği işbirliğiyle ve içeriden işbirlikçilerin de desteklemesiyle uygulanan krizler; model olarak, 1929 buhranı gibidir. “Küçük Amerika modeli” işte budur. Türkiye’de de milli sermaye ve bütün halk soyulmuştur. Bugün Türkiye’nin borcu, yıllık milli hasılasını aşmıştır.

Türkiye’yi; bu çaresizlik ortamında tutarak, bütün yeraltı ve yerüstü servetlerini teslim etmeye zorlamaktadırlar. Bunu Türk insanı fakirleştirip, kredi kartı ile teslim almak suretiyle büyük ölçüde başardılar.

KRUSCEV TAKTİĞİ - Fahrettin ALİŞAR

KRUSCEV TAKTİĞİ
Fahrettin ALİŞAR

Davos’ta Sayın Başbakanımızın sergilediği tavrı izlediğimde, her Müslüman gibi çok gururlandım. İçimden gelen gür bir sesle; “Helal Olsun, İşte Bu!” diye bağırdım. Hele hele Siyonist Perez’in ses tonunu duydukça bu duygularım doruğa çıktı.

Başbakanımızın sergilediği bu tavır sonrası, Ortadoğu’nun ezik ve gururları kırılmış Müslümanlarının çekim merkezi, Türkiye oldu. Bu olay da göstermiştir ki; ezilmiş, hırpalanmış, gururları kırılmış Ortadoğu Müslümanları; İsrail’in barbar, soykırımcı politikaları ile özellikle Arap Ülke yöneticilerinin, İsrail ve ABD yanlısı işbirlikçi politikaları karşısında bir çıkış yolu arayışı içerisindedir. En ufak bir kıvılcım bile onları sokaklara dökmekte, çıkış yapan liderin posterlerini taşınmakta, O’nun adına şarkılar bestelenmektedir.

Sayın Başbakanımızın bu çıkışı ruhumuzu okşasa da, olayları duygusallığın dışında değerlendirmek mecburiyetimiz vardır. Medyasal kurgular ile bir yere varamayacağımız aşikâr.

Davos olayının hemen ardından yapılan propaganda biçimi, bana zamanın Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin liderlerinden Nikata Kruscev’in, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda, ayakkabısını çıkararak yaptığı gösteriyi hatırlattı. Kruscev; görevi sırasında yaptığı agresif çıkışlar ile Sovyet halkına anlık zevkler tattırmış, onların gururlarını okşamış, bu eylemi ile onların zor çalışma koşullarını unutturmaya çalışmıştır.

Gerçekler ortada iken, Medyasal kurgular ile olayları değerlendirmek biz Müslümanlara yakışmaz.

Bugün terörist İsrail; tahrif edilmiş Tevrat’ın hedefleri doğrultusunda vaad edilmiş toprakları ele geçirmek uğruna ne gerekiyorsa yapıyor. Evleri, camileri, çoluğu çoğu ne varsa saldırıyor. Tek hedefi; vaad edilmiş toprakları ele geçirmek. Tevrat’ta çok açık bir şekilde İsrailoğullarına, Batı’da Akdeniz kıyısındaki bugünkü İsrail’in olduğu yerden, doğuda Fırat’a kadar olan bölgeyi işgal etmeleri çağrısında bulunuluyor. Bugünkü stratejilerinin ana temasını bu ideoloji oluşturuyor ve ABD’nin petrol çıkarları ile bütünleştirilip başka bir renge boyanarak dünya kamuoyuna sunuluyor.

Tevrat’taki Büyük İsrail’in içinde; bugünkü İsrail, Lübnan, Ürdün, Suriye’nin Fırat’ın altında kalan bölümü, Irak’ın Fırat’a kadar bölümü ve Suudi Arabistan’ın kuzey kısımları bulunuyor.

Terörist İsrail; Tevrat’taki bu hedefini genişleterek Türkiye’nin Fırat’ına kadar uzatıyor ve Kuzey Irak’ta Fırat’ın doğusunda yer alan Türkiye’nin Güneydoğusunu da hayal ettiği ülkenin toprakları arasında sayıyor. Tutumu bu kadar açık ve net.

Bugün dünyada haritası olmayan tek ülke İsrail’dir. Siyonistlere göre; “İsrail’in haritasının çizimi henüz tamamlanmamıştır!” Adamlar bunu açık açık ifade ediyorlar. Yani Türkiye ve diğer Müslüman Ülkeler böyle bir İsrail ile karşı karşıya.

Sayın Başbakanın Davos’ta yaptığı çıkış sonrası, ABD’deki Yahudi Lobisi çok ağır açıklamalar yaptı. Bu ağır açıklamaları yapan, Türkiye’yi tehdit eden Yahudi Lobisi, Sayın Başbakanımıza “Yahudi Üstün Cesaret Ödülü” veren lobinin ta kendisidir. Sayın Başbakanımız; aldığı bu ödülü, bu ağır açıklamanın hemen ardından iade etmemiştir.

Filistin’de Müslümanları bombalayan Yahudi İsrail pilotları, eğitim uçuşunu Konya semalarında yapmaktadır. Uçuş eğitimi hâlâ devam etmektedir. Bu eğitime son verilmemiştir.

Terörist İsrail ile yapılan tüm askeri anlaşmalar, ihaleler ve diğer ilişkiler, eskisi gibi devam etmektedir. İlişkilerde zerre kadar bir gerileme söz konusu değildir.

Türkiye’nin İsrail Büyükelçisi Tel-Aviv’de, terörist İsrail’in Büyükelçisi de Ankara’da görevlerine devam etmektedir. Chavez gibi bir rest çekilememiştir.

Tüm gerçekler ortada iken, fiili olarak Filistin lehine, terörist İsrail aleyhine ciddi bir adım atılmamış iken, medyasal kurgular ile halkı yönlendirmek, kamuoyu oluşturarak Müslümanların gururunu okşamak, tam bir Kruscev taktiğidir.

Medyanın yaptığı bu taktik ile insanımıza anlık zevkler tattırılmakta, onların gururlarını okşanmakta, insanımız gerçeklerden uzaklaştırılmaya çalışılmaktadır.

FAHRETTİN ALİŞAR

FAHRETTİN ALİŞAR


1963 yılında Konya'nın Derbent İlçesi'nde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Derbent ve Konya'da, yüksek öğrenimini G.Ü. Eğitim Fakültesi'nde tamamladı. A.Ü.de lisansüstü eğitimini (mastırını) bitirdi. Yüksek lisans tezini "Türk Memur Sendikacılığının Örgüt Yapısı ve Model Yaklaşımı" konusunda hazırladı.
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde 17 yıl öğretmenlik ve idarecilikten sonra, Başbakanlık Müşavirliği görevine atandı. 3 yıl Devlet Bakanı Danışmanı olarak görev yaptı. Daha sonra Başbakanlık ÖZİ'ye uzman olarak atandı. Halen bu görevine devam etmektedir.
Mersin'de görev yaptığı yıllar; İçel halk kültürünün araştırılması ve yazılı hale getirilmesi amacıyla, bölgede derleme çalışmaları yaptı. Derlemelerini İçel Kültürü Dergisi, Erciyes Dergisi, Güneyde Kültür Dergisi, Millî Kültür Dergisi ve Millî Folklor Dergisi'nde yayınladı.

10 yıl süreyle Mersin'de, İçel Kültürü Dergisi'nin çıkarılmasına katkıda bulundu.
TRT GAP Televizyonu'na, KKTC Çocuk Oyunları ve İçel Çocuk Oyunları'nı hazırladı ve bu programların danışmanlığını yaptı.
Birçok dergi, bülten ve gazetede; halk bilimi, eğitim ve kamu sendikacılığı konularında araştırma ve makaleleri yayınlandı. Yine birçok yerel ve genel televizyonda bu konularda televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı.
Ahmet Yesevi Üniversitesi Ankara temsilcisidir.
Türkiye Yazarlar Birliği, İLESAM ve Türk Folklor Araştırmaları Kurumu üyesidir.

YAYINLANMIŞ ESERLERİ

· İçel Çocuk Folkloru
· KKTC Çocuk Folkloru
· DERBENT
· ÇİĞİL TÜRKLERİ ve AŞAĞIÇİĞİL
· Nefsimize Zor Gelen Yazılar
· Kamuda Görevde Yükselme Kitabı (GYS)
· Konya Çanakkale Şehitlerimiz
· Derbentli Şehitlerimiz

YAYINA HAZIR ESERLERİ

·Konya Yer Adları, Yerleşik Bulunan Oymak, Cemaat ve Aşiretler
·Türk Memur Sendikacılığının Örgüt Yapısı ve Model Yaklaşımı (Tez Konusu)

falisar@mynet.com