PAVLOS DİNİ’NİN AVUKATI
Fahrettin ALİŞAR
Fener Patriği Bartholomeos’un maksadını aşan çalışmaları ile ilgili, geçen yıl kaleme aldığım makalelerden dolayı, bazı okuyucularımdan olumsuz tepki almıştım. Elektronik posta adresime ve makale altına düşülen notlarda, “diyalog süreci”ne balta vurmakla suçlanmıştım. Aradan bir yıl bile geçmemesine rağmen, bu suçlamaların haksız olduğu ortaya çıktı. Bartholomeos, bir Amerikan televizyonuna verdiği mülakatta, “Türkiye’de kendimizi çarmıha gerilmiş hissediyoruz!” deyiverdi.
Fener Patriği Bartholomeos’un, “Türkiye’de kendimizi çarmıha gerilmiş hissediyoruz” sözünü iyi niyetle yorumlamak mümkün değildir. Nasıl iyi niyetle yorumlayabiliriz ki? Bizim tarihimizde, bu coğrafyada kim çarmıha gerilmiş ki? Aslına bakarsanız Bartholomeos görevini yapıyor.
Bu konuda Müslümanları rendice eden olay; Bartholomeos’un televizyon demecinin basına yansımasının hemen ardından, avukatı olan Kezban Hatemi’nin; “Hâlâ Patrikhane’nin sokağı, patrik asan sadrazamın adını taşıyorsa, diken üstünde değil misiniz?” sözüdür.
Sayın Kezban Hatemi’ye cevap vermek durumundayız. Cevap yazarken, ölçülü kelimeler kullanmak için, kendimi zor tuttuğumu da belirtmek isterim. Hatemi’nin kastettiği Sadrazam Ali Paşa’dır. Peki Sadrazam Ali Paşa kimi astırmış? On binlerce Müslüman’ın kanına giren Patrik V. Grigoryos’u. Nerede idam etmiş? Tam da Patrikhane kapısında!
Sayın Kezban Hatemi! Sadrazam Ali Paşa’nın Patrik Grigoryos’u neden astığını neden sorgulamıyorsun? Katledilen on binlerce Müslüman’ı katletme zihniyetini neden izah etmiyorsun? En önemlisi de, Grigoryos’un cezalandırıldığı kapının adını “kin kapısı” ilan eden zihniyeti niçin sorgulamıyorsun? Bartholomeos bu kapıyı neden açmıyor? Çünkü Bartholomeos ve avaneleri diyorlar ki; “Patrik V.Grigoryos’a eşdeğer bir Müslüman din büyüğü asılmadan, bu kapı açılmayacak!” Yani orada bir Diyanet İşleri Başkanı asılmadan, o kapıyı açmayacaklar. İşte siz bu kafadaki Bartholomeos’un avukatısınız!
Değerli dostlar! Kezban Hanım’ın, Mina Kırıkkanat ile ilgili gazetelere yansıyan şu sözlerini iyi tahlil etmeliyiz! Çünkü O’nu daha da yakından tanımamıza yardımcı olacaktır. Diyor ki; “Bu kadın hasta. Keşke Hıristiyan olsa! Hıristiyan olsa, Tanrı korkusu olurdu, Allah onu ıslah etsin!” Dikkat edin, ona Hıristiyanlığı öneriyor. “Keşke Müslüman olsa” diyemiyor.
Kezban Hatemi’yi bazen Hrant Dink’in avukatı olarak gördük. Bazen de medyatik ve sosyetik boşanma davalarının avukatı! Meselâ Sibel Can, Cem Hakko, Elif Dürüst, Mehmet Germiyangil bunlardan bazıları.
Biz Fener Patriği Bartholomeos’un zihniyetini çok iyi biliyoruz! Bartholomeos’un temsil ettiği inanç, Hz. İsa’nın Dini değildir. Bir “Pavlos Dini”dir. Ama insanlara bir “Hıristiyanlık Dini” olarak takdim edilmektedir. Bu Din; Yunan felsefesi ile Pavlos’un şirk kokan tortusudur.
Kezban Hatemi’ye hatırlatmak isterim! 16 Mayıs 1919’da Paris’te toplanan, “4’ler Konferansı”nda, İngiltere’nin öncülüğünde, Müslüman Türkleri Anadolu’dan, “Asya steplerine sürülme planları”nı, daha biz unutmadık! Aynı tarihlerde İstanbul’da, içimizden çıkan senin gibi “Müslüman görüntülüler”in, “İngilizleri istiyoruz, Türklerin kendi güçleri ile adam olmalarına imkân yok, bu acı bir durum ama hakikat!” diyerek, 24 saat içinde 40 bin imza toplayanları unutmadık, unutmayacağız!
Biz yine 21 Mayıs 1919’da İstanbul’da yayınlanan “Alemdar Gazetesi”nde, “İngilizler’i istiyoruz!..” manşetini, bu slogan ile yürütülen kampanyaları da unutmadık!
Kezban Hatemi, sözleri ve eylemleri ile artık kendini ele vermiştir. O, Yunan felsesi ile Pavlos’un şirk kokan tortularının temsilcisidir. Bu tortuların avukatıdır.
Pengertian Dari Flora
-
[image: Pengertian dari flora]
Pengertian dari flora
Pengertian flora dan fauna secara sederhana flora adalah tanaman dan fauna
adalah hewan. Sementara pe...