TÜRKİYE’NİN MİLYONER SAYISI
Fahrettin ALİŞAR
Türkiye’deki en önemli ve büyük sorunlardan biri de gelir dağılımındaki dengesizliktir. Bu önemli konu, kişi başına düşen gelirdeki artış veya düşüş olarak değerlendirilip, geçiştirilemez. Çünkü hemen hemen her dönem, kişi başına düşen gelirdeki artışlar örnek gösterilerek, bu önemli ve büyük sorunun üstü örtülmektedir.
Kişi başına düşen gelirdeki yükseliş, bir refah artışı değildir. Çünkü bu hesaplama yapılırken, sadece bir ortalama alınarak sonuca gidilmektedir. Ekonomik refahın anlaşılabilmesi ve gerçekten de toplumda var olduğunu görebilmek için, kişi başına gelirden daha çok, gelir dağılımını dikkate almak gerekir.
Konuyu örneklerle açacak olursak; çok zengin küçük bir zümrenin varlığı, kişi başına geliri yükseltecek, kişi başına düşen geliri net ve gerçekçi olarak göstermeyecektir. Bu durumun doğal sonucu olarak; toplumun geniş yoksul kesimlerinin sefaleti, kişi başına gelirin sanal ve suni olarak yükselmesi neticesinde görünmeyecek, ekonomi politikaları daha başlangıçta miyop bir bakışa mahkûm olacaktır. Gelir dağılımındaki adaleti dikkate alan bir değerlendirme ve yaklaşım ise, bu mahsurları en aza indirecektir.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun raporuna göre; bankalarda “tasarruf mevduatı” olanların toplamı 88.421 kişi. Bu grubun bankalardaki yurt içi yerleşik toplam mevduatı ise 216.306.000.000 Türk Lirası. Yurtiçi yerleşiklerden tasarruf mevduatı 10.000 Türk Lirasına kadar olanların sayısı 8.716 kişi.
10.000 – 50.000 Türk Lirası arasında tasarrufu olanların sayısı 17.842 kişi,
50.000 - 250.000 Türk Lirası arasında tasarrufu olanların sayısı 26.577 kişi,
250.000 – 1.000.000 Türk Lirası arasında tasarrufu olanların sayısı 16.231 kişi,
1.000.000 Türk Lirası üzerinde tasarruf mevduatı olanları sayısı 19.055 kişi.
Bu kişilerin toplam mevduatı 88.421.000.000 Türk Lirasına ulaşmış durumda. Yani 19.055 kişi, toplam mevduatın yaklaşık % 40,9’unu elinde bulunduruyor.
Sonuç olarak; 70 milyonluk nüfusu olan ülkemizde, 19.000 adet milyoner bulunmaktadır. İşte Türkiye’nin bu alandaki fotoğrafı budur. Bu adaletsizlik yerinde durduğu sürece, kişi başına gelir rakamı yıllık 40-50 bin dolara da ulaşsa bir anlamı ve kıymeti olmayacaktır. Gelir dağılımındaki adaleti düzeltmeden, ekonomide rasyonel bir istikrar ve kalıcı bir iyileştirme sağlanması mümkün değildir. Gelir dağılımındaki adaleti düzeltemeyen ekonominin iyi ve doğru bir işleyişe sahip olduğunu, belirlenen politikaların doğru ve yerindeliğini hiç kimse iddia edemez.
Bu önemli tespit ve ayrım yapılmadan, toplumda yayılan sefaletin önüne geçmemiz mümkün değildir.
Ülkemizde her ay 140.000 kişi yeni borcunu ödeyemez durumdadır. Bu durumdakilerin toplam sayısı 1,6 milyona çıkmıştır. Birçok ailenin yıkımına neden olan kredi kartı borcu 3,6 milyar Türk Lirası, bireysel kredi borcu 3,1 milyar Türk Lirasına fırlamıştır.
Ülkemizde yayılan ve kemikleşen gelir dağılımındaki adaletsizlik; her defasında, kişi başına düşen gelirdeki artış veya düşüş olarak değerlendirilip, üstü örtülmektedir. Oysa ülkemizde 70 milyon nüfusa karşılık sadece 19.055 milyoner bulunmaktadır. Yani Türkiye’nin milyoner sayısı 19.055’tir.
Böyle bir ülkede; kişi başına düşen gelirdeki değişimlere bakarak zenginleşmeden bahsetmek, ancak günü geçiştirmek anlamına gelir. Ülkenin gündemini elbette ki; küresel sermayenin çevirdiği dolaplar, terör, aile yapısının bozulması gibi konular oluşturacaktır. Çünkü ekonomik alandaki zemin bozuktur.
Pengertian Dari Flora
-
[image: Pengertian dari flora]
Pengertian dari flora
Pengertian flora dan fauna secara sederhana flora adalah tanaman dan fauna
adalah hewan. Sementara pe...