“ARZ-I MEV’UD”UN ÖNÜNE, GAZZE’DE SET ÇEKELİM.
Fahrettin ALİŞAR
Gazze’ye yardım götüren gemiye, uluslar arası karasularda, Siyonist İsrail tarafından yapılan saldırının anlamı, başta Türkiye olmak üzere tüm dünyaya meydan okumadır. Özellikle Türkiye’ye gözdağı vermektir. Çünkü bu gemideki yardım gönüllülerinin başını Türkiye’nin çektiğini herkes biliyor.
Bizden görünen içimizdeki “Siyonist kalemler”, bu Siyonist saldırının etkisini zamana yaymak, kamuoyunun tepkisini aza indirmek için ustalıklı cümleler kurmaya gayret sarf ediyorlar. Canlı yayınlarda, insanların gözünün içine baka baka konuyu saptırıyorlar. Diyorlar ki: “İsrail yardım gemilerine karşı orantısız güç kullandı!” Onlara göre İsrail masum, Gazze’ye insani yardım götüren Melekler suçlu. Tam böyle diyemiyorlar ama bunu ima etmeye çalışıyorlar. Sanki gemidekiler çatışmak için oradalar ama güçleri sınırlı, İsrail de devlet gücü ile bu sınırlı sivil güce müdahale etti!
Daha önce Türk Büyükelçisini kendi oturduğu sandalyeden alçak bir sandalyeye oturtarak televizyonlara poz veren, “alçak Dany Ayalon” diyor ki; “Gemilerdekilerin saldırısına karşı biz de saldırıyla karşılık verdik!” Ardından da dünya televizyonlarına, silah diye geminin mutfağındaki bıçakları servis ediyor. Bu alçak; bu gemilerin Türkiye, Yunanistan ve İrlanda Gümrükleri’nde, oraya gitmeden önce didik didik arandığını bildiği halde, alçaklığının özelliğinden dolayı yalan söylüyor.
Siyonist İsrail’in bu son saldırısında da gördük ki; İslam Dünyası param parça! Osmanlı Devleti’nin yıkılmasından sonra, emperyalist güçlerin cetvelle sınırlarını çizdiği bu coğrafyanın hali içler acısı! Yeraltı zenginliklerini sömürmek için kabilelere bile devlet kurdurdukları devletlerden çıt yok. Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Katar, Suudi Arabistan, Ürdün’den ses duydunuz mu? Amerikan güdümlü Mısır yönetiminden zoraki bir tünel serbestisi neyi hallediyor?
Türkiye’nin kuru gürültü tepkisi bile Gazze’li Müslümanları sokaklara dökmeye, ellerinde Türk Bayrakları dalgalandırmaya yetiyor. Oradaki Müslümanlar bunaldı. Bir çıkış noktası arıyor. Bu Müslümanların feryadı, emperyalist güçlerin maşası olan, altın kaplamalı köşklerinde, göbek kaşıyan kabile reislerinin umurunda mı?
Türkiye’nin tepkisine neden “kuru gürültü” diyorum? Bunu açıklamak zorundayım! İsrail 2007 yılının Eylül ayında, Türkiye’nin hava sahasını ihlal edip, Suriye’deki bazı tesisleri bombaladı. Bu olay çok ciddi olmasına rağmen, sessizce geçiştirildi.
İsrailli pilotlar yıllardır Konya’da uçuş eğitimi alıyorlar. İsrail Hava Kuvvetleri pilotları, omuzlarındaki İslam hilalini parçalayan kartal brövesi ile tatbikat yapıyorlar.
İsrail-Türkiye askeri tatbikatları hala Konya’da devam ediyor. Savunma sanayi anlaşmaları hala yürürlükte duruyor.
Bütün bunlar ortada dururken, yetkililerimizin çıkıp “tatbikatlar iptal edilecek, büyükelçi geri çekilecek, spor müsabakaları iptal edilecek” cümleleri kuru gürültüden başka bir şey değildir.
Türkiye, Cihan Devleti Osmanlı’nın mirasçısıdır. Köklü devlet geleneği ile büyük düşünmek zorundadır. Büyük devlet gibi davranmak mecburiyetindedir. Şayet uluslar arası karasularında, Siyonist İsrail gemisine tecavüz etmiş ise, bunun uluslar arası yasalarda bir karşılığı vardır. Bunun tedbirini alarak, yardım gönüllüsü meleklerin hiç olmazsa uluslar arası karasularda güvenliklerini sağlamalıydı. Anında cevap vermeliydi.
Elbette ki BM’leri toplantıya çağırıp kınama cezasını kabul ettirmesi, NATO’yu toplantıya çağırıp komisyon kurdurması, Dünya kamuoyundaki girişimleri tasvip edilecek girişimler ancak “büyük devlet” için yeterli değildir. Siyonist İsrail’e karşı uluslar arası hukuktan doğan hakkını mutlaka kullanmalıdır.
Unutmayalım! İsrail’in Arz-ı Mev’ud hırsının önüne Gazze’de set çekemezsek, yarın Türkiye’yi Şanlıurfa’da savunmak zorunda kalacağız! Bu coğrafyada yaşanan olaylar bunu açıkça gösteriyor.
Pengertian Dari Flora
-
[image: Pengertian dari flora]
Pengertian dari flora
Pengertian flora dan fauna secara sederhana flora adalah tanaman dan fauna
adalah hewan. Sementara pe...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder