12 EYLÜL
Fahrettin ALİŞAR
12 Eylül 1980 günü, sıradan bir askeri darbe günü değildi. Türkiye’nin idealist gençliğini, yetişkinini törpüleyen,”millî refleksini” yok eden günün adı idi.
Dönemin Amerikancılarının, Batıcılarının, bunların ajan provokatörlerinin, bir günde önünün açıldığı gündü.
ABD, İsrail ve AB şeflerinin, perde gerisinde cuntacılık yaptığı gündü.
Bugün neler olmadı ki? İdealist geçlik ezildi, örselendi, sürüldü, hapsedildi, idam edildi. Ülkenin geleceğinde etkili olacak “idealist gençlik”, “sakıncalı” ilân edildi.
Bahsettiğim gençlik, belli bir kesimi kastettiğim gençlik değil elbet. “Sizinkiler- bizimkiler”, “şucular-bucular” asla değil. “Amerikan postalı görmek istemeyen” devrimcisi, “millî direnç” özelliği taşıyan bütün gençlik yani “idealist gençlik”.
12 Eylül’den sonra, Ülke yönetimi; çaycılara, neme lazımcılara, etliye ve sütlüye karışmayanlara, çöplere, otlara kaldı.
Artık ülke; iddiasız, idealsiz kişilerin egemenliğine terk edildi.
12 Eylül; Türkiye’nin bağışıklık sistemini felç etti. İhanet çetelerinin yolunu açtı. İlkesiz, iddiasız ve idealsiz bırakılan gençlik, sonunda kendi kimliğine karşı kurulan komplonun bir parçası haline geldi.
12 Eylül’den sonra gençlik arasında, kendinden uzaklaştıkça kendini bulacağını sanan bir anlayış hızla yerleşti. Kendini bilmeden, kendisi olmadan başkası olmaya özendirilen bir gençlik oluşturma gayretleri başarıya ulaştı.
Gençlik; millî, ahlâki, insani ve manevi değerlerden mümkün olduğunca uzaklaştırıldı. Küresel güçler; Müslüman Türk Gençliği’ne karşı yabancılaştırma operasyonu çerçevesinde, yerli etki ajanlarını çok iyi çalıştırdı.
12 Eylül’de; saldıranla savunan, testiyi getirenle kıran bir tutuldu. İdealist gençlik işkenceden geçirildi. İdealist gençlik; dünyadan tecrit edilerek hücrelere tıkıldı, işkenceye tabi tutuldu.
Bu işkence neticesinde idealist gençlik; ülkeyi, devleti ve milleti kurtarmayı bir kenara bırakıp, kendini kurtarmanın yollarını aramaya başladı.
Aradan 28 yıl geçti. ABD ve AB emperyalizmine karşı, artık gençlik sivil tepki ortaya koymuyor. Gençliğimizin çoğunluğu, suya, sabuna dokunmayanların varlığından oluşuyor.
12 Eylül ürünü gençliğin fotoğrafı ortada. Sorgulamayan, fincancı katırlarını ürkütmeyen, yeme-içmeyi, müzik dinlemeyi düşünen, sevişme duygusu ile dolu bir gençlik.
Üstad Necip Fazıl’ın gözüyle 12 Eylül:
“-Zindan iki hece Mehmedim lâfta,
Baba katiliyle baban bir safta!”
12 Eylül’ün “kara kutusu” hiç konuşulmadı. Gazeteci-yazar Sayın Yavuz Donat bir kitap yazdı. Adı, “Cumhuriyet’in kara kutusu Süleyman Demirel Anlatıyor”. Bunu okuma fırsatı bulanlar hatırlayacaktır, Yavuz Donat Süleyman Demirel’e, “Kenan Paşa parti kurar mı?” diye soruyor ve Demirel’in verdiği cevap ilginç:
“-Kenan Paşa o hatayı asla yapmaz. Çünkü O’na sorarım: ‘13 Eylül günü duran kan, 11 Eylül günü neden akıyordu? Siz 11 Eylül 1980 günü Antalya Tapu Müdürü mü idiniz?’”
Kara kutuyu incelemeye devam edelim. 11 Eylül 1980 gecesi, ABD Başkanı Jimmy Carter’a, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Türkiye Masası Sorumlusu Paul Henze tarafından çekilen mesaj ne diyordu?
“-Bizim çocuklar, işi bitirdi!”
Kara kutuyu daha fazla kurcalamaya gerek var mı? “AB(D)’nin Çocukları işi bitirdi!”
Evet, 12 Eylül 1980 günü, AB(D)’nin çocukları, idealist, millî, ahlâki, insani ve manevi değerlerine bağlı gençliğin işini bitirdi. Bu idealist geçlik ezildi, örselendi, sürüldü, hapsedildi, idam edildi, lanetlendi. “Sakıncalı” ilân edildi.
İleride Ülke yönetimi için; fincancı katırlarını ürkütmeyenlerin, yeme-içme ve müzik dinlemeyi düşünenlerin, çaycıların, neme lâzımcıların, etliye ve sütlüye karışmayanların önü açıldı.
Pengertian Dari Flora
-
[image: Pengertian dari flora]
Pengertian dari flora
Pengertian flora dan fauna secara sederhana flora adalah tanaman dan fauna
adalah hewan. Sementara pe...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder