ABDÜLHAMİT’TEN JAPON İMPARATORU’NA ROBOT
Fahrettin ALİŞAR
İçimizden çıkan bazı yabancı beyinlerin “Kızıl Sultan” dedikleri Abdulhamid Han’ı, özellikle “Yahudi oyunlarını bozan basiretli lider” olarak biliriz. O öyle bir dönemde Osmanlı Devleti’ni yönetmiştir ki; o zamanki özellikle Ortadoğu’daki fotoğrafa bakmak bile onun büyüklüğünü anlatmaya yeter. Batı emperyalizmi tarafından “bağımsızlık” vaadi ile kandırılıp, Osmanlı İmparatorluğu’na karşı isyana kalkışan Filistin halkı içindeki Lawrens’in tahrikleri ve dış borç batağında çırpınan bir devlet, ipin inceldiği en önemli nokta idi.
Osmanlı İmparatorluğu’nun, “dış borç” batağı içinde çırpındığı bir dönemde, Theodor Hezl denen karanlık bir adam İstanbul’a çıkageldi. Herzl, 21-31 Ağustos 1897 tarihleri arasında Basel’de, “Birinci Siyonist Kongresi”ni düzenleyen bir zattı. Yahudileri “vaat edilmiş topraklarda” toplayarak, bağımsız bir devlet kurmayı amaçlıyordu. Bunun için, batıdaki zengin işadamlarının desteği ile büyük “fonlar” oluşturmuş, son derece örgütlü bir “lobicilik” faaliyetine başlamıştı.
Bir sabah hatırı sayılır bazı aracıları vasıtası ile Sultan Abdülhamid’in huzuruna çıktı. Aynen şu teklifi sundu:
“-Eğer Filistin’de bir miktar toprağı, yerleşim alanı olarak bize devrederseniz, Avrupa Borsası’nı elinde tutan Yahudi bankerleri, Osmanlı’nın bütün dış borçlarını ödeyecek.”
Bu küstah teklif karşısında hiddetlenen Abdülhamid birden gürledi:
“-Vatanın bir karış toprağı bile satılık değildir. Zira bu vatan bana değil, Milleti’me aittir. Milletim bu toprakları kanlarını dökerek kazanmıştır. Ne ile aldıysak ancak onunla geri veririz.”
Aldığı cevap ile şaşkına dönen Theodor Hezl, daha sonra defalarca Sultan Abdülhamid ile görüşmeye çalışmış ise de, bir daha Saray’ın kapısından içeri girememiştir.
Yaşan bu olaydan sonra Filistin topraklarında Yahudilere vize verilmemiş, buraya girişleri yasaklanmıştır. Sultan Abdülhamid bölgedeki stratejik öneme sahip arazileri de kendi şahsi mülkiyetine alarak, Siyonistlerin eline geçmesini o dönem için engellemiştir.
Theodor Hezl, 1897’de şöyle diyordu:
“-Basel’de ben Yahudi Devleti’ni kurdum. 5 veya 50 sene sonra herkes bunu böyle bilecektir. Sınırlarımız Kuzeyde Kapadokya’daki dağlara, Güneyde de Süveyş kanalına kadar dayanıyor. Sloganımız Davut ve Süleyman’ın Filistini olacaktır. Siyonizmin amaçlarına ulaşabilmesi için Osmanlı’nın dağılmasını beklemeliyiz.” (Theodor Herzl, The Complete Diaries of Theodor Herzl)
****
Bizim bu yönüyle öğündüğümüz Sultan Abdülhamid’ın, teknolojiye çok büyük önem verdiği ortaya çıktı.
Bundan tam 120 yıl önce II.Abdülhamid’in Japonya’ya robot gönderdiğini araştırmacı-yazar Oktan Keleş’in arşivinden öğrendik. 1889 yılında, insan şeklide tasarlanan ve ismi “Alamet” olan robotun özelliği ise, sema edip, yarım metre yürüyebilmesi ve her saat başı ezan okuyabilmesi idi. Değerli araştırmacı-yazar Oktan Keleş’in arşivinde yer alan “Alamet”in orijinal fotoğrafları, Yıldız Sarayı yangınında zarar görmüş.
Sultan II.Abdülhamid Han asrın teknoloji harikası bu eseri, Ertuğrul Firkateyni vasıtasıyla , yazdığı bir özel mektupla, hediyeler ve nişanlar ile beraber Japon İmparatoru’na göndermişti. Firkateyn dönüş yolunda 450 mürettebatıyla birlikte batmıştı. 120 yıl önce yapılan robotun özellikleri şunlar: “Semazen şeklide, normal bir insan boyuna yakın, saatli bir robot. Kaideye oturtulmuş gövdesi, saat bası sema ediyor. Bu esnada kollarını açıyor. Gümüş levhalardan yapılmış etekleri açılıyor ve aynı anda ezan okuyor. Tüm bunları yaparken yarım metre yürüyor, dönüyor ve ezan bitince de tekrar yarım metre geri giderek yerine aynı zamanda dönüyor, kollarını ve eteklerini indiriyor. Robotun tamamı gümüş ve altın kaplamadan yapılmıştı. Robotun arka kısmında kurma yeri mevcuttu ve yedi günde bir kuruluyordu.”
Sultan Abdülhamit Han’ın çağdaşı olan Japon İmparatoru Meji’nin yeğeni Prens Komatsu’nun, gemiyle İstanbul’a gelişi ve Sultan’a çeşitli hediyeler getirmesiyle başlıyor bu tarihi ilginç olay. Sarayda ağırlanan Prensin ardından, 1889’da İstanbul’a özel elçiler gönderen Japon İmparatoru, Sultan Abdülhamid’e Japonya’nın en büyük alameti olan Büyük Krizantem Nişanı’nın da içinde bulunduğu çeşitli hediyelerle beraber bir mektup yollar. Japon İmparatoru mektubunda Abdülhamid Han’dan İslam Dini, ilim ve teknolojik gelişmeler, vakıflar, hayır kurumları gibi konularda Japonca veya Fransızca bilgiler gönderilmesini rica eder. Abdülhamid Han, saat mekaniğini çok iyi bilen ve aynı zamanda Yeni Kapı Mevlihanesi saat sanatkarı usta Dede’den daha önce hiç yapılmamış, eşi benzeri olmayan, teknolojik bir saat yapmasını ister. Derviş Dede bir fikir ortaya atar ve “bu saat Semazen şeklinde olsun, her saat başı kollarını açıp sema etsin ve gong çalsın!” der. Sultan Abdülhamid Han projeyi inceledikten sonra, gong yerine robotun her saat başı ezan okumasını ister.
“Yalan söyleyen tarih utansın!” diyen yazarımızın kulakları çınlasın!.
Pengertian Dari Flora
-
[image: Pengertian dari flora]
Pengertian dari flora
Pengertian flora dan fauna secara sederhana flora adalah tanaman dan fauna
adalah hewan. Sementara pe...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder