AHLÂKİ FELAKET İLE YÜZLEŞMEK
Fahrettin ALİŞAR
Geçen hafta İstanbul’da büyük bir sel felaketi yaşandı. Bu felakette, can ve mal kaybına neden olan unsurlar konusunda, ülke olarak sınıfta kaldık. Yazımızın konusu, dereağızlarına imar verilmesi ya da çarpık kentleşme gibi konular değil. Bu toplumda, can derdindeki kardeşinin mallarını yağmayan insan tiplerinin var olması.
Her insan, ölümün sıcaklığını duyarak, ölüye ait bir eşyası çalamaz. Bu şok edici bir durumdur. Bu durumu bireysel bir vaka olarak görerek vicdanımızı rahatlatamayız. Sel felaketi sonrasında, ortaya saçılan eşyalara, yeni bulunmuş ganimet gibi saldıran insanların varlığı, bu toplum için en büyük tehdittir. Onlarca insanın, kaybedilen canları, yok olan hayatları ve çöken binalarını bir kenara bırakarak, can havliyle etrafa saçılan malları yağma ruhu nasıl bir ruhtur?
Selin bastığı depolardan, ortaya saçılan eşyaları, çamurların içinden toplayarak, bir başkasına satmaya kalkanların varlığı, bu toplum için büyük bir tehdittir. Bu bir toplumsal yağmanın fotoğrafıdır. Ülkemiz geldiği ahlakı seviyeyi gösterir.
Bu yağma olayının, mübarek Ramazan ayında gerçekleşmesi de durumu daha da vahim kılan bir husustur. Tabiri caiz ise “ölü soygunculuğu” diyebileceğimiz bu yağmayı yapanların birçoğu belki de oruç tutuyordu. Bu yağmacıların çoğu, Yunus Emre’nin:
“-Mal sahibi, mülk sahibi,
Hani bunun ilk sahibi.” Sözünü de biliyordu.
Daha bir ay öncesi, bir trafik kazası sonucu hayatını kaybetmiş insanların üzerine gazete kağıdı örtmüşler. Yolun kenarına saçılmış cenazeler için ambulanslar gelmiş, cenazeler için araçtan tabutlar indiriliyor. Sağlık personeli cenazeleri tabuta yerleştirirken, bir vatandaş yardım ediyor görüntüsü ile yaklaşıyor ve biraz önce ölmüş olan cesedin cebinden cep telefonunu çalıyor. Hem hırsızlık yapıyor hem de cesedi tabuta yerleştiriyor, uzaklaşırken polis tarafından yakalanıyor.
Bu tür olaylarda sergilenen olumsuz tavırlar, toplumsal yozlaşmanın, değer kaybının derecesini gösterir.
Ülkemizde 1980’li yıllardan sonra törpülenen idealizmin yerini, nasıl olursa olsun paraya-mala sahip olma anlayışı almıştır.
Bir insan; ilkesiz ise, idealsiz ise, iddiasız ise mutlaka fırsatçı olur. Bu tip insanın, sınırları kaybolmuş, ölçüleri yok olmuş, değerleri işlevsizleşmiştir. Sınırları kaybolmuş, ölçüleri yok olmuş, değerleri işlevsizleşmiş toplumlarda, erdemli insanların yaşama şansı oldukça zordur.
Bir ülkede toplumsal çürüme, ahlak rezervlerinin tüketilmesi ile başlar. Ülkemizdeki çürük binalar, çöken yollar, yıkılan duvarlar, aslında kirli ahlâkın dışa vuran yüzüdür.
Ülkemizdeki esas tehlike; çarpık yapılaşmanın, çürük binaların, çöken yolların, yıkılan duvarların ardından akan selin ortaya çıkardığı ahlâki felakettir.
Ülkemiz bu ahlâki felaket ile yüzleşmek zorundadır.
Pengertian Dari Flora
-
[image: Pengertian dari flora]
Pengertian dari flora
Pengertian flora dan fauna secara sederhana flora adalah tanaman dan fauna
adalah hewan. Sementara pe...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder