YÜZÜMÜZÜ DOĞU’YA ÇEVİRMEK
Fahrettin ALİŞAR
Son günlerde Türkiye’nin Suriye-İran-Pakistan gibi ülkelerle ilişkilerini iyileştirip, ileri düzeye taşıma çabaları, Batı’nın içimizdeki paralı yazar-çizerlerini harekete geçirdi. Kurdukları cümleler hep aynı: “Aman Batı’ya sırtımızı çevirmeyelim! Aman yüzümüzü Doğu’ya dönmeyelim!”
Aslına bakarsanız; Batı’nın bütün yüzü zaten Doğu’ya dönük durumdadır. Yüzünün dönüklüğü bir tarafa, Batı’nın bütün hayatı ve organları, Doğu’nun içindedir. Yeter ki menfaat olsun ve nimetlerin üstüne konsun! Bugün Doğu’daki petrol yataklarının ekseriyetinde, ABD ve Avrupa ülkeleri petrol arıyor. Yer altı ve yer üstü zenginlerini silah zoruyla alıp, Batı’ya götürüyor.
Batı, Doğu’yu sömürürken bu yazar-çizer takımı yorum yapmıyor. Türkiye’nin Suriye-İran-Pakistan ile ilişkilerini ileri düzeye taşıma çabaları karşısında kıyamet koparıyor. Bu ne yaman bir çelişkidir.
Batılı siyaset adamlarının buluştukları ortak nokta; Doğu’nun nimetlerine kendilerinden başka ortak almamak, Doğulu gariban ülkelerin nimetlerine konmak, her milletin kendi nimetini kullanması istememektir. Bu ülkelerin kalkınmasını, güçlenmesini, üretiminin artmasını, kendi kendine idare edecek güce kavuşmasını, yer altı ve yerüstü zenginliklerinin ve servetinin her ülkenin kendisinin kullanmasını asla istemezler.
İşte bunun için de Doğu ülkelerindeki bazı yazar-çizerleri; para ile başka nimetlerle kandırarak, beyinlerini yıkayarak, o ülkedeki etkili basının başına ya da kadrosuna getirirler. Onları Batının askeri gibi, ileri karakolu gibi kullanırlar.
Özellikle İslam Ülkeleri arasındaki işbirliği ve dayanışma, ortak nimetleri kullanma, kardeşçe münasebetlere girme, onları çok rahatsız eder. Çünkü İslâm Ülkelerinin gelişip güçlenmesini, daha müreffeh bir hayat sürmesini, dünya nimetlerini onların da kullanmasını istemezler. Bu konuda Osmanlı’nın mirasçısı durumundaki Türkiye ve köklü bir devlet geleneğine sahip İran’ın üzerinde çok durmaktadırlar.
Bütün bunlar, belli bir ideolojinin ve Batı kaynaklı emperyalizmin psikolojik harp taktiğidir.
Batılı Ülkeler kendileri, doğrudan Doğu Ülkelerinin iç işlerine karışmasalar da o ülke içindeki ajanları yoluyla ülkenin idarecilerini baskı altına alıp, çıkarlarını korutmaktadırlar.
Bu anlamda, Dışişleri Bakanımız Sayın DAVUTOĞLU’nun İslâm Ülkeleri ile iyi ilişki kurma çabası, çok olumlu bir adımdır.
İslâm Ülkeleri ile karşılıklı çıkar ve kardeşlik esasına dayanan münasebetleri yanında, bir tarafı yaparken başka bir tarafı da yıkmamak gerekir.
İslâm Ülkeleri ile iyi geçinmek ve dostlukları artırmak çok önemlidir. Bunları yaparken, ABD ve Avrupa Birliğinin dayatmaları sonucu, Ermenileri memnun edeceğim diye Azerbaycan’ı gücendirmek, olumlu bir girişim değildir. Elbette ki Osmanlı döneminde “sadık millet” olarak anılan Ermenistan ile tarihi düşmanlığı bitirmeye çalışmak gerekir. Ancak taviz vererek bu sorunun çözüleceğine inanmak, saflık olur. Nitekim bunu Kıbrıs’ta gördük.
Batı’ya yüzümüz kapalı bir politika izleyelim demiyorum! Elbette ki Batı ile de iyi ilişkilerimiz olsun! Batı’nın kendimize göre olumlu yönünü alalım! Ama ağaç kökümüzün olduğu yeri asla ihmal etmeyelim. Nitekim Dışişleri Bakanı Sayın DAVUTOĞLU’nun Ortadoğu gezisinde, buradaki Müslümanların gösterdikleri ilgi, Sayın Başbakan’ın İsrail ile ilgili yaptığı sert çıkış sonrası, Filistin halkının sokaklara dökülüp Türk Bayrağı sallaması, bu coğrafyanın, Osmanlı adaletine ne kadar çok susamış olduğunu gösterir.
Türkiye ülke menfaatleri için her yöne dönmelidir. Ama öncelikle Doğu’ya yüzünü dönmelidir. Çünkü güneş daima Doğu’dan doğar.
Pengertian Dari Flora
-
[image: Pengertian dari flora]
Pengertian dari flora
Pengertian flora dan fauna secara sederhana flora adalah tanaman dan fauna
adalah hewan. Sementara pe...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder