ARİSTO TAKTİĞİ İLE BUNALTILAN TÜRKİYE

ARİSTO TAKTİĞİ İLE BUNALTILAN TÜRKİYE

Fahrettin ALİŞAR

falisar@mynet.com

Biz darbeyle örgütle meşgul olurken, gözden kaçan önemli bir konu var. Hem de ülkemizin kanını, kene gibi emen bir konu!

Merkez Bankası ödemeler dengesi verilerine göre, “yabancı yatırımcılar”; son beş yılda, Türkiye’den tam 25,5 milyar dolar rekor kâr ederek, kendi ülkelerine aktardılar. Bu yatırımcılar; Türkiye’deki doğrudan yatırımlarından elde ettikleri kârların 7 milyar 569 milyon doları ile, borsa, devlet iç borçlanma senetleri gibi finansal araçlara yaptıkları portföy yatırımlarından kazandıkları 17 milyar 798 milyon doları, yurt dışına transfer ettiler.

Merkez Bankası’nın bu verilerine göre; 2000’li yılların başında 300-400 milyon dolar arasında seyreden, 2003 yılında 643 milyon dolar olan, “doğrudan yatırımlardan kâr transferleri”, 2004 yılıyla birlikte belirgin bir şekilde arttı. Doğrudan yatırımlarda 2004 yılında 1 milyar 43 milyon dolara ulaşan kâr transferi, 2005’te 1 milyar 51 milyon, 2006’da 1 milyar 168 milyon ve 2007 yılında 1 milyar 193 milyon dolara ulaştı.2008 yılının ilk beş ayında da doğrudan yatırımlarda 1 milyar 471 milyon dolarlık bir kâr transferi yaşandı.

“Sıcak para” olarak gelen ve Türkiye’de borsa ve devlet iç borçlanma senetleri başta olmak üzere, çeşitli finansal yatırım araçlarına yatırım yapan, yabancı sermayenin; bu yolla elde ettiği kazançlardan, yurt dışına transfer edilen tutar; son yıllarda hızla büyüdü. 2003 yılında 2 milyar 616 milyon olan yabancıların portföy yatırımlarından kâr elde ederek, yurt dışına aktardığı tutar, 2004 yılında 2 milyar 905 milyon, 2005 yılında 3 milyar 326 milyon dolara çıktı. Yabancıların portföy yatırımlarından yaptığı kâr transferleri, 2006 yılında 3 milyar 463 milyon, 2007’de 3 milyar 735 milyon dolara yükseldi. 2008 yılının Ocak-Mayıs döneminde ise yabancı yatırımcılar, Türkiye’deki portföy yatırımlarından elde ettikleri 1 milyar 753 milyon doları yurt dışına aktardı.

Bu durum, ülkemizin cari açığını çığ gibi büyüttü. Cari açık, Cumhuriyet Dönemi’nin en yüksek seviyesine çıktı.

240 milyar dolar olan dış borç, 380 milyar doları aştı.

Ülkemizde her bebek 8 bin 39 YTL borçla doğarken, yabancılar Türkiye’nin kaymağını yiyor.

Biz darbeyle, örgütle meşgul olurken, gözden kaçırılan bir diğer önemli konu da; ABD şirketlerinin Karadeniz Türk kara sularında petrol aramaya başlamalarıdır. Çok önceden petrol olduğunu belirledikleri kara sularımızda, “petrol arama girişimini” sessiz sedasız başaran ABD şirketleri, uyutulan kamuoyundan oldukça memnunlar. Bu kaynakların kullanıma açılmasını da bitirmek üzereler.

Bizim gündemimizde; “Türkiye’nin millî kuruluşlarını nasıl güçlendiririz, millî sermayemiz ile bu araştırmaları ve yatırımları nasıl yaparız?” yok. Ne var? Darbe, örgüt falan filan!

Bu gündem bizim gündemimiz değil! Bu gündemi biz değil, “Aristo taktiği” uygulayan, AB(D) belirliyor.

Kral Büyük İskender; Yunan filozof Aristo’ya yazdığı mektupla, bir soru sorar:

“-Ele geçirdiğim topraklardaki insanları, baskı altında tutabilmek için neler yapmalıyım?”

Bu sorunun altına, kendi önerilerini sıralar:

“1. Onları sürgüne mi göndereyim?

2. Onları hapse mi atayım?

3. Onları kılıçtan mı geçireyim?”

Filozof Aristo, bu önerilerin hepsine ayrı ayrı cevap verir:

“1. Onları sürgüne gönderirsen, sürgünde toplanıp sana isyan ederler.

2. Onları hapsedersen, hapishaneleri militan yuvasına çevirirler, denetiminden çıkarlar.

3. Onları kılıçtan geçirirsen, sonraki kuşak intikam hırsıyla büyür, krallık tahtını sallar.”

Büyük İskender’in önerdiği hiçbir yönteme onay vermeyen Aristo, kralın gücünü koruması için şu öneride bulunur:

“-İnsanların arasına nifak (ayrılık) tohumları ekeceksin ki; birbirleriyle mücadele etsinler, savaşsınlar. Savaşınca, hakem olarak kendini kabul ettireceksin, ama anlaşmaya giden bütün yolları tıkayacaksın!”

Bugün Türkiye’ye bu taktik uygulanıyor. Ayrılık tohumları ekiliyor, insanlar birbirleri ile savaştırılıyor, bütün yollar tıkanıyor ve AB(D) hakem olarak devreye giriyor.

Benim yorulmuş, hırpalanmış Anadolu insanım da; “Aristo taktiği ile bunaltılan Ülkem”in halini, çaresizlik ve acı içinde izliyor!


www.fahrettinalisar.com

Hiç yorum yok:

FAHRETTİN ALİŞAR

FAHRETTİN ALİŞAR


1963 yılında Konya'nın Derbent İlçesi'nde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Derbent ve Konya'da, yüksek öğrenimini G.Ü. Eğitim Fakültesi'nde tamamladı. A.Ü.de lisansüstü eğitimini (mastırını) bitirdi. Yüksek lisans tezini "Türk Memur Sendikacılığının Örgüt Yapısı ve Model Yaklaşımı" konusunda hazırladı.
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde 17 yıl öğretmenlik ve idarecilikten sonra, Başbakanlık Müşavirliği görevine atandı. 3 yıl Devlet Bakanı Danışmanı olarak görev yaptı. Daha sonra Başbakanlık ÖZİ'ye uzman olarak atandı. Halen bu görevine devam etmektedir.
Mersin'de görev yaptığı yıllar; İçel halk kültürünün araştırılması ve yazılı hale getirilmesi amacıyla, bölgede derleme çalışmaları yaptı. Derlemelerini İçel Kültürü Dergisi, Erciyes Dergisi, Güneyde Kültür Dergisi, Millî Kültür Dergisi ve Millî Folklor Dergisi'nde yayınladı.

10 yıl süreyle Mersin'de, İçel Kültürü Dergisi'nin çıkarılmasına katkıda bulundu.
TRT GAP Televizyonu'na, KKTC Çocuk Oyunları ve İçel Çocuk Oyunları'nı hazırladı ve bu programların danışmanlığını yaptı.
Birçok dergi, bülten ve gazetede; halk bilimi, eğitim ve kamu sendikacılığı konularında araştırma ve makaleleri yayınlandı. Yine birçok yerel ve genel televizyonda bu konularda televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı.
Ahmet Yesevi Üniversitesi Ankara temsilcisidir.
Türkiye Yazarlar Birliği, İLESAM ve Türk Folklor Araştırmaları Kurumu üyesidir.

YAYINLANMIŞ ESERLERİ

· İçel Çocuk Folkloru
· KKTC Çocuk Folkloru
· DERBENT
· ÇİĞİL TÜRKLERİ ve AŞAĞIÇİĞİL
· Nefsimize Zor Gelen Yazılar
· Kamuda Görevde Yükselme Kitabı (GYS)
· Konya Çanakkale Şehitlerimiz
· Derbentli Şehitlerimiz

YAYINA HAZIR ESERLERİ

·Konya Yer Adları, Yerleşik Bulunan Oymak, Cemaat ve Aşiretler
·Türk Memur Sendikacılığının Örgüt Yapısı ve Model Yaklaşımı (Tez Konusu)

falisar@mynet.com