BATI’YA MEYLETMENİN BEDELİNİ ÖDÜYORUZ.

BATI’YA MEYLETMENİN BEDELİNİ ÖDÜYORUZ.

Fahrettin ALİŞAR
falisar@mynet.com

Batı’ya meyleden, Batı ile bütünleşmek için asırlardır çabalayan Türkiye, bunun bedelini de yıllardır ödüyor.
Meylettiğimiz, bütünleşmek istediğimiz Batı’nın fotoğrafına bir bakın!
Battaniyelerine bulaşıcı hastalık mikrobu enjekte ederek, Kızılderililer’in kökünü kurutan BATI.
Endülüs Emevileri’ni asimile ederek, ortadan kaldıran BATI.
İki atom bombası ile yüz binlerce Japon’u eriten BATI.
Cezayirli Müslümanları katleden BATI.
Kıbrıs’ta Müslüman Türkleri, banyolarda kesen BATI.
Srebrenitsa’da, sırf Müslüman oldukları için, Bosnalı kadın ve çocukları; kurşuna dizip, dozerlerle toplu mezarlara dolduran BATI.
Irak’ta, yeni ürettiği ADS (Active Daniel System) isimli silâhını, Müslümanlar üzerinde deneyerek, Müslümanlara acı veren, Müslümanları sağır eden BATI.
Bize çağdaş(!) diye yutturulmaya çalışılan Batı bu! Yazdıklarım, Batı’nın yaptıklarının milyonda biri.
Siz Batı’ya ne kadar meylederseniz edin, ne kadar bütünleşmeye çalışırsanız çalışın, yaranamazsınız! Çünkü Batı:
Roma’yı tepelen Atillâ’yı unutamadı.
Doğu Roma’yı tarih sahnesinden silen Osmanlı’yı unutamadı.
“Tamam bitti, Müslüman Türkleri Anadolu’dan atıyoruz!” Dedikleri anda, ortaya çıkan ve “Son Haçlı Seferi”ni denize döken, Mustafa Kemal’i unutamadı.
Bunu nereden mi anlıyoruz?
Yıl 1299’dur. Bilecik Tekfuru’nun kızı “Holifira”, Yerhisar Tekfuru’nun oğlu ile evlenecektir. Düğün günü kararlaştırılırken, iki tekfur aralarında anlaşırlar. Her ikisi de Osmanlı’nın müthiş büyümesinden rahatsızdır ve düğüne Osman Gazi’yi davet edip, eğlence sırasında kafasını kesip, Osmanlı’yı dağıtmak ve bitirmek istemektedirler. Osman Gazi bu tuzağı öğrenir. Düğüne geleceğini söyleyerek, kendi plânını uygulamaya başlar. Düğünün en kızıştığı anda, askerleri ile düğünü basar. Holifira Hatunu kaçırır. Holifira Hatun’a “Nilüfer” adını verir ve Nilüfer Hatun’u oğlu Orhan Bey’le evlendirir. (Çünkü Holifira Hatun, düğünden çok önce Orhan Bey’e âşık olmuş ve Müslüman olmuştur.)
Nilüfer Hatun’un Müslüman olup, Orhan Bey’le evlenmesinden 700 yıl sonra, Yunan Kuvvetleri Bursa’yı işgal edince, Orhangazi’nin eşi Nilüfer Hatun’un kabrine gelen Yunan Kara Kuvvetleri Komutanı, kabri tepmeler ve şunları söyler:
“-Müslüman Türk’le evlendin de eline ne geçti. Müslüman oldun da ne oldu. Bak yine kazanan taraf biziz ve sen de, Müslüman Türkler de ayaklarımın altındasınız!” (Duyun-u Umumiye’nin Son Genel Müdürü Ali Cevat Borçbakan’ın Hatıraları)
Devam edelim!
9 Aralık 1917’de, İngiliz General Hanman Allanbey ordusu ile Kudüs’e girdiğinde, Hıristiyan halk, “Kudüs’ü Müslümanlardan kurtardık!” çığlıkları atarken, general Allanbey; Selahaddin Eyyubi’nin kabrini tekmeleyerek:
“-Ey Selahaddin! İşte biz tekrar döndük!” diye bağırmıştır.
Devam edelim!
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Kudüs’e giren Yahudiler; “Hayber’in intikamını aldık”, “Muhammed öldü, arkasında kızlarını bıraktı!” çığlıkları atmışlardır.
Daha dün 11 Eylül saldırılarının ardından Bus(t)h ne dedi?
“-Haçlı seferi başlattım!”
Ardından Irak ve Afganistan işgal edildi.
Batı dün ne ise, bugün da aynıdır.
Batı için Müslüman, siyanürle avlanan bir tilkidir.
Batı için Müslüman, başlarına vurulan foklardır.
Batı için Müslüman, bir laboratuvar faresidir.
Batı için Müslüman, avlanması gereken bir avdır.
Ne yaparsanız yapın yaranamazsınız. Çemil Meriç’in dediği gibi; “bütün Kur’an’ları yaksak, bütün camileri yıksak” yine yaranamayız. Biz onların gözünde hep Müslüman’ız, Osmanlı’yız.
Aslında Batı’yı en iyi anlatan, bir İngiliz atasözüdür. İngiliz atasözüne bakın:
“BİR DAMLA PETROL, BİR DAMLA MÜSLÜMAN KANINDAN DAHA DEĞERLİDİR.”
Bu vahşi Batı’ya meyleden bir kişi, Müslüman olabilir mi? Peygamberimiz (s.a.v.) ne diyor:
“-Kim bir zalime meyleder, ona destek verirse, Allah (c.c.) o zalimi ona musallat eder!”
İşte Biz Batı’ya meylettik, destek olduk ve meylettikten bu yana da bedelini ödüyoruz.

Hiç yorum yok:

FAHRETTİN ALİŞAR

FAHRETTİN ALİŞAR


1963 yılında Konya'nın Derbent İlçesi'nde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Derbent ve Konya'da, yüksek öğrenimini G.Ü. Eğitim Fakültesi'nde tamamladı. A.Ü.de lisansüstü eğitimini (mastırını) bitirdi. Yüksek lisans tezini "Türk Memur Sendikacılığının Örgüt Yapısı ve Model Yaklaşımı" konusunda hazırladı.
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde 17 yıl öğretmenlik ve idarecilikten sonra, Başbakanlık Müşavirliği görevine atandı. 3 yıl Devlet Bakanı Danışmanı olarak görev yaptı. Daha sonra Başbakanlık ÖZİ'ye uzman olarak atandı. Halen bu görevine devam etmektedir.
Mersin'de görev yaptığı yıllar; İçel halk kültürünün araştırılması ve yazılı hale getirilmesi amacıyla, bölgede derleme çalışmaları yaptı. Derlemelerini İçel Kültürü Dergisi, Erciyes Dergisi, Güneyde Kültür Dergisi, Millî Kültür Dergisi ve Millî Folklor Dergisi'nde yayınladı.

10 yıl süreyle Mersin'de, İçel Kültürü Dergisi'nin çıkarılmasına katkıda bulundu.
TRT GAP Televizyonu'na, KKTC Çocuk Oyunları ve İçel Çocuk Oyunları'nı hazırladı ve bu programların danışmanlığını yaptı.
Birçok dergi, bülten ve gazetede; halk bilimi, eğitim ve kamu sendikacılığı konularında araştırma ve makaleleri yayınlandı. Yine birçok yerel ve genel televizyonda bu konularda televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı.
Ahmet Yesevi Üniversitesi Ankara temsilcisidir.
Türkiye Yazarlar Birliği, İLESAM ve Türk Folklor Araştırmaları Kurumu üyesidir.

YAYINLANMIŞ ESERLERİ

· İçel Çocuk Folkloru
· KKTC Çocuk Folkloru
· DERBENT
· ÇİĞİL TÜRKLERİ ve AŞAĞIÇİĞİL
· Nefsimize Zor Gelen Yazılar
· Kamuda Görevde Yükselme Kitabı (GYS)
· Konya Çanakkale Şehitlerimiz
· Derbentli Şehitlerimiz

YAYINA HAZIR ESERLERİ

·Konya Yer Adları, Yerleşik Bulunan Oymak, Cemaat ve Aşiretler
·Türk Memur Sendikacılığının Örgüt Yapısı ve Model Yaklaşımı (Tez Konusu)

falisar@mynet.com