DAMAT FERİT’İN BİNDİĞİ, FRANSIZ SAVAŞ GEMİSİNİN ADI DA “DEMOKRASİ” İDİ.

DAMAT FERİT’İN BİNDİĞİ, FRANSIZ SAVAŞ GEMİSİNİN ADI DA “DEMOKRASİ” İDİ.

Fahrettin ALİŞAR
falisar@mynet.com

Küreselleşme; Amerika ve Batı’nın elindeki güç aracılığıyla, dünyanın diğer bölgeleri ile kurduğu ilişkidir. Bu emperyalist güçlerin; kendi çıkarları doğrultusunda, geleceği dizayn etme projesidir.
Küreselleşmenin dört özelliği vardır:
1. Ekonomik düzen: Kapitalizm
2. Din: Protestanlık
3. Dil: İngilizce
4. Slogan: Demokrasi
Bu sistemi ayakta tutan ve besleyen “çokuluslu” şirketlerdir. Bu şirketler; dünyadaki ekonomik dengeleri çok iyi takip etmekte ve güçlenen, öne çıkmaya çalışanları tasfiye etmektedirler. Örneğin, 1980’li yıllarda, Brezilya ve Güney Kore; ekonomik kalkınmalarını kısmen başarabilmişken, çokuluslu şirketler tarafından fark edilip, acilen düğmeye basılmış, kontrol altına alınmıştır. Bu kontrol altına alma; ülkeler, çokuluslu şirketler ile “evliliğe” zorlanılarak yapılmıştır.
Gayri millî kimliği, çok kültürlülüğü, yerelleşmeyi ve tüketim çılgınlığını dayatan küreselleşmenin önündeki en büyük engel; milli ekonomiler ve milli siyasi yapılardır.
Küresel güçlere göre; milli ekonomileri ve siyasi yapıları dağıtmanın en önemli yolu, “küçük etnisiteleri” desteklemektir. Çünkü küçülüp, lokmalar haline getirilen yönetimlerin denetimi ve sömürülmesi daha kolaydır.
Küresel güçlerin son yıllarda, bunun için kullandığı slogan, “demokrasi”dir. Demokrasi tuzağı ile aldatılan “milli yapıya bağlı” insanlar, ancak tuzağa düştükten sonra uyanabilmektedir.
Küresel güçlerin bu oyunu, eskiden beri süre gelmektedir.
Millî Mücadele’nin başladığı günlerde; işgalci emperyalist devletler, Paris’te bir “Paris Sulh Konferansı” topladılar. Adı “Sulh (Barış) Konferansı” idi ama gündemlerini “Anadolu topraklarının paylaşımı” oluşturuyordu.
Bu konferansa, zamanın Sadrazam’ı Damat Ferit bir heyetle katılmıştı. Damat Ferit’in Paris’teki “barış(!)” konferansına giderken bindiği Fransız savaş gemisinin adı “demokrasi” idi.
Adı “demokrasi” olan bu Fransız savaş gemisi; Çanakkale Savaşları’na katılmış, Çanakkale’yi geçmek istemiş ancak; etten duvar ören, Seyid Onbaşılar, Ezineli Yahya Çavuşlar, Yozgatlı Kınalı Kuzular, On beşlik Mehmetçikler sayesinde, Çanakkale’yi geçememişti.
Ne acıdır ki; bir neslimizin şehit düşerek yok olmasına sebep olan, bu emperyalist güçlerin savaş gemisine, kandırılmış, İngiliz Muhipleri Cemiyeti’ne üye olmuş, Sadrazamlık koltuğunda oturan Damat Ferit binebilmiş, Anadolu’nun pay edilmesi için toplanan konferansa katılabilmiştir.
Paris Sulh (!) Konferansı’nda Fransa’yı, zamanın Fransız Başkanvekili Elamenceau temsil ediyordu. Elemenceau, Damat Ferit’e 19 Haziran 1919 tarihli bir mektup verdi. Tarihçi-yazar Taylan Sorgun’a göre, Elemenceau mektubunda şöyle diyordu:
“- Türkler kabiliyetlerinin mahdut olduğu (sınırlı olduğu) bir sahada vazife ifasına (yapmaya) kalkışmakta ve neticede çok az muvaffakiyet elde etmektedir!”
Mektubun bu cümleleri, tamamen Türkleri aşağılamaktan başka bir şey değildi.
Bugün küresel güçlerin iki sacayağını oluşturan Amerika ve Avrupa Birliği’nin kullandığı en önemli slogan yine “demokrasi”dir. Bunun altında yatan tuzak, “Türkiye’nin ufalanması projesi” dir. Nereden mi anlıyoruz? Bizi ufalamak için kurdukları, besledikleri, korudukları PKK terör örgütünden.
Bunlar demokrasiyi; Müslüman Türk halkının hayrına değil, toplumun demokratikleşmesi için değil, kendi amaçlarının gerçekleşmesi için “ayrılıkları öne çıkarmak” için istiyor ve kullanıyorlar.
Bütün bunların yanında bu Milleti; dün olduğu gibi, bugün de aşağılıyorlar. Daha geçen gün “Avrupa Birliği Adalet Divanı”, “PKK’yı terör örgütü listesinden çıkarma kararı” aldı.
Bunun anlamı resmen, Müslüman Türk Milleti ile alay etmedir. Bu milleti aşağılamadır. Fransız Başkanvekili Elamenceau’nun, Damat Ferit’e yazdığı mektuptan hiçbir farkı yoktur.
Bize göre bu karardan sonra; Avrupa Birliği Ülkeleri ile, hâlâ “üyelik” görüşmeleri için yapılan toplantılara katılmak, aynen 1919’da Paris’te yapılan “Sulh(!) Konferansı” toplantısına katılmak anlamına gelir.
Unutmayalım! Damat Ferit’in bindiği, Çanakkale’ye saldıran Fransız savaş gemisinin adı da “demokrasi” idi. Sadrazam Damat Ferit’in Paris’te katıldığı; gündemi Anadolu’nun işgali olan, toplantının adı da “sulh (barış) konferansı” idi.