KAĞANLI MİLLET İDİM, KAĞANIM HANİ?

KAĞANLI MİLLET İDİM, KAĞANIM HANİ?

Fahrettin ALİŞAR
falisar@mynet.com

Atalarımız Çin’in elinde esir iken Bilge Kağan, babası Kutluk Kağan’dan bahsederken şöyle der:
“-Yediyüz er olup ilsizleşmiş, kağansızlaşmış milleti, cariye olmuş, kul olmuş milleti, töresini ziyan etmiş milleti, atalarımın töresince yeniden düzenlemiş, harekete geçirmiş, yetiştirmişti.”
Neden Bilge Kağan’ın bu sözleri ile yazıma başladım? Çünkü bugün benim ülkemin; ekonomisi, kültürü, siyaseti esir alınmış durumda da ondan. Bu esaretten kurtaracak bir anlayışa ve bir Kutluk Kağan’a ihtiyaç var da ondan. Artık Türkiye gibi ülkeler; ekonomileri, kültürleri, siyasetleri kontrol altına alınarak esir hale getiriliyorlar.
Bu hale dönüştürülmelerine, ülke içindeki “kapıkulu” zihniyetinin çanak tuttuğu, inkâr edilemez bir gerçektir. Hafızamızı bir yoklayacak olursak; Osmanlı döneminde kapıkulları; devletin “hasta adam” olarak nitelendirilmeye başlaması ile birlikte, kulluklarını sürdürecek, yeni ve büyük devlet arayışı içine girmişlerdi. O zaman kul olmak için seçilen devletler; Birleşik Krallık (İngiltere) ve Birleşik Devletler (ABD) olmuştu. Yabancıya kapıkulluğunun adı da mandacılıktı. Bu mandacıların ortak görüşü; “biz kendi başımıza adam olamayız, bağımsız olarak tek başına varlığımızı sürdüremeyiz, yok olmaktansa bağlı yaşamak daha iyidir, biz ancak Batılıların mandası altında özgürleşebiliriz!” idi.
Bu düşüncenin günümüzdeki; “Ankara’nın şerrinden, Brüksel’in şefaatine sığınmak” anlayışı ile bir farkı var mı? O günkü kampanya, günümüzdeki “Avrupa Birliği” kampanyaları ile değişik bir versiyonla aynen devam ettirilmiyor mu?
Yabancı postalı altında sahip olunan bir hakkın, nasıl bir hak olduğunu, geçmişte İngiltere sömürgesi olan Hindistan-Pakistan’da, günümüzde Irak’ta yaşananlar çok iyi anlatmaktadır.
Bu coğrafyada cereyan eden bütün olayların ardında, hiç şüphesiz emperyalist güçler ve onların silâhşörü “Siyonist İsrail” vardır. İsrail eski Başbakanı İzak Şamir şöyle diyordu:
“-Ağaçlardan inen insanlardan meydana gelen ulusların dünya liderliğini üstlenmeleri kabul edilecek bir şey değildir.”
Bu sözlerin, insanoğlunun “maymundan” geldiğini iddia eden “Darwin teorisi”nden bir farkı var mı? Yahudilik inancının temel felsefesi “Kabala öğretisi”dir. Kabala öğretisi; Yahudi ırkından gelenleri Tanrı’nın yarattığı “gerçek insan” olarak kabul ediyor, Yahudi ırkından olmayanları ise; “hayvanın” gelişmiş bir modeli sayılan “Goyim” kavramı ile tarif ediyor.
Yahudi olan Darwin; Kabala öğretisini çok iyi bilen dedesinin açtığı yoldan ilerleyerek, bu sapık inancı “bilimsel bir gerçek” olarak insanlığa yutturmayı başarmıştır.
Günümüzde bu coğrafyada bir proje yürürlüğe konmuştur. Projenin adı “Büyük Ortadoğu Projesi” dir. Bu proje; Siyonist İsrail ve Yahudi sermaye sahiplerinin yönettiği ABD’nin yürürlüğe koyduğu bir projedir. Projenin amacı; Ortadoğu’da güçlü devletleri ufalamak, küçükleri yutmak, Büyük İsrail’i oluşturmaktır.
Bu ülke insanlarının seçtiği, ülke insanını temsil eden bir yöneticinin; “Ben Büyük Ortadoğu Projesi’nin Eş Başkanıyım!” demesi neyi ifade etmektedir?
Kim ne derse desin, bu ülke tarihinde; yüzyıllara dayanan bir “kapıkulu geleneği” vardır. Bu gelenek; olağanüstü hallerde, ülkenin zafiyet içine düştüğü anlarda, derecesini artırıyor. Millî şuur uyandığında ise törpüleniyor.
Günümüzdeki “kapıkulu anlayışı” ne diyor? “AB ile demokratikleşeceğiz, özgürleşeleceğiz!” Bu anlayış, bu ülkede kapıkulluğunun ya da Batı kulluğunun üretildiğinin açık bir göstergesidir.
Türkiye’de bugün yaşanan ayrışmaların, çekilen sancıların temelinde bu anlayışın varlığı yatmaktadır. Bu anlamda, ülkenin ABD/İngiltere tarafından yönetilmesini yani Batı kulluğu anlayışını İslâm’a aykırı görmeyenlerin, en üst makamlarda, seçilmişlerin koltuğunda oturmalarını görmek ne ilginç bir tablodur!
Benim milletim kendine sormalıdır:
“-İlli millet idim, ilim var ama gücüm hani? Kime il kazanıyorum? Hangi kağana işimi gücümü veriyorum? Töreli millet idim, törem hani? Kimin töresine uymaktayım? Kağanlı millet idim, benim kağanım hani?”

Hiç yorum yok:

FAHRETTİN ALİŞAR

FAHRETTİN ALİŞAR


1963 yılında Konya'nın Derbent İlçesi'nde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Derbent ve Konya'da, yüksek öğrenimini G.Ü. Eğitim Fakültesi'nde tamamladı. A.Ü.de lisansüstü eğitimini (mastırını) bitirdi. Yüksek lisans tezini "Türk Memur Sendikacılığının Örgüt Yapısı ve Model Yaklaşımı" konusunda hazırladı.
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde 17 yıl öğretmenlik ve idarecilikten sonra, Başbakanlık Müşavirliği görevine atandı. 3 yıl Devlet Bakanı Danışmanı olarak görev yaptı. Daha sonra Başbakanlık ÖZİ'ye uzman olarak atandı. Halen bu görevine devam etmektedir.
Mersin'de görev yaptığı yıllar; İçel halk kültürünün araştırılması ve yazılı hale getirilmesi amacıyla, bölgede derleme çalışmaları yaptı. Derlemelerini İçel Kültürü Dergisi, Erciyes Dergisi, Güneyde Kültür Dergisi, Millî Kültür Dergisi ve Millî Folklor Dergisi'nde yayınladı.

10 yıl süreyle Mersin'de, İçel Kültürü Dergisi'nin çıkarılmasına katkıda bulundu.
TRT GAP Televizyonu'na, KKTC Çocuk Oyunları ve İçel Çocuk Oyunları'nı hazırladı ve bu programların danışmanlığını yaptı.
Birçok dergi, bülten ve gazetede; halk bilimi, eğitim ve kamu sendikacılığı konularında araştırma ve makaleleri yayınlandı. Yine birçok yerel ve genel televizyonda bu konularda televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı.
Ahmet Yesevi Üniversitesi Ankara temsilcisidir.
Türkiye Yazarlar Birliği, İLESAM ve Türk Folklor Araştırmaları Kurumu üyesidir.

YAYINLANMIŞ ESERLERİ

· İçel Çocuk Folkloru
· KKTC Çocuk Folkloru
· DERBENT
· ÇİĞİL TÜRKLERİ ve AŞAĞIÇİĞİL
· Nefsimize Zor Gelen Yazılar
· Kamuda Görevde Yükselme Kitabı (GYS)
· Konya Çanakkale Şehitlerimiz
· Derbentli Şehitlerimiz

YAYINA HAZIR ESERLERİ

·Konya Yer Adları, Yerleşik Bulunan Oymak, Cemaat ve Aşiretler
·Türk Memur Sendikacılığının Örgüt Yapısı ve Model Yaklaşımı (Tez Konusu)

falisar@mynet.com