ULAKLARIN VE UŞAKLARIN DİLİYLE TARTIŞMAYALIM

ULAKLARIN VE UŞAKLARIN DİLİYLE TARTIŞMAYALIM

Fahrettin ALİŞAR
falisar@mynet.com

Küresel güçler; ülkemizde yıllardır “ayrılıkları öne çıkarma”, “kutuplaşmayı derinleştirme” projelerini başarıyla yürütüyorlar. Alevî-Sunnî, Türk-Kürt, Sağcı-Solcu, Laik-Anti laik ayrılıkları hep bu güçlerin eseri.
Bugünlerde yine “başörtüsü” konusunu tartışıyoruz. Tartışmanın seviyeli olduğunu söylemek, oldukça güç! İçimizden yetişen bir “demokrasi sahtekârı” almış eline mikrofonu şöyle diyor:
“-Örtü Sümerlerde fahişelerin giysisi idi!”
Çok dikkatli takip ettim. Bu sözün üzerine bizim Andıççı, işbirlikçi ve ulakçı medyada çıt yok. Tepki, eleştiri yok.
İşi gücü; yemlendiği küresel sermayenin emirlerini harfiyen yerine getirmek olan, günümüz Artin Kemal’i de geride durmuyor ve şu incileri döktürüyor:
“-Başörtüsü bize Hıristiyanlıktan geçmiştir. Rahibelere ait bir kıyafetin parçasıdır!”
Bizim “Cuntacı Netekim Paşa” bu konuda geride durur mu? Katıldığı canlı yayında konuya teşhisi koyuverdi:
“Başörtüsü meselesi bize İran’dan geçti. Humeyni rejimi ile birlikte, bu rejim Türkiye’ye çok para akıttı. Üniversitelerdeki kızları teşvik etti. Fon oluşturdu. Ondan sonra kızlar, göğüşlerini de örtecek şekilde, toplu iğneli başörtüsü kullanmaya başladılar. Anadolu kadınları gibi örtünmeyi bıraktılar. Başörtüsü ile kapatılan baştaki saç ile, kaşların, kipriklerin ne farkı var? Onları da kapatsanıza. Ben Kur’an-ı Kerim’in türkçesini dikkatlice okudum. Bu konu ile ilgili yasaklayıcı bir ayete rastladım!”
Vay Netekim Paşa vay! Yetkili olduğu dönemde diğer ülke sorunlarına da böyle baktığın kesin. Çünkü ülkenin niye bu halde olduğu sorusuna açık bir cevap. Ayetleri anlayamaman çok normal. Çünkü kalbi mühürlenmiş insanların, muhakeme kabiliyetleri zayıftır.
Bu konu ile ilgili de bizim “ulak basın”dan yine çık yok.
Mümin, iman etmiş kişidir. Allah’a ve O’nun dediklerine iman eder. Hoşuna gitse de gitmese de Allah’ın her dediğini başla göz üstüne kabul eder. Ulaklar, uşaklar, dönmelik Sevi’ler, Artin Kemal’ler istedi diye, onlar savunuyor diye, onların işlerine gelmiyor diye, “hâşâ” yamultmaya, bozmaya kalkışmaz, kalkışamaz!..
Bu ulaklar ve uşaklar; kendi köşelerinde, barlarında, pavyonlarında, kulelerinde tartışıp, küçümseyebilirler. Kutsal kitabımız Kur’an’da, zaten bu tiplerden bahsedilir. Gizli gizli köşelerinde Allah’ı ve âyetlerini küçümseyip, halkın önüne çıktıklarında:
“-Yok canım, biz de inanıyoruz ama?...” diyenlerden bahsedilir.
İnanan insan, Allah’ın kelamını, emrini tartışmaz. O’nun kutsal kitabının emrini düşünür, akleder ve uygular. Müslüman için ölçü budur.
Lütfen Ulakların ve Uşakların diliyle tartışmayalım.

MÜSLÜMAN KAVGA ÜRETMEZ, NİFAK TOHUMLARI EKEMEZ

Alevî-Bektaşî geleneği; Hünkâr Hacı Bektaş-ı Velî’nin dediği, yaptığı ve önerdiğidir. Hacı Bektâş-ı Veli’nin Besmele Tefsiri, Fatiha Tefsiri ve Makalat’ı, Alevî-Bektaşî geleneğinin birer rehberidirler.
Birileri çıkıp; “ben dedeyim, ben şuyum, ben buyum” diye başlayıp, “Bektaşilik Hacı Bektaş-ı Velî’nin dediği gibi değil, benim dediğim gibidir!” diyorsa bu ne anlama gelir?
İslâm’ın en doğru yaşandığı devir, tartışmasız Hz. Muhammed (s.a.v.) sağlığındaki devirdir. İslâm, Hz. Muhammed (s.a.v.) ne dedi ve ne yaptıysa odur. Dayandığı temel Kur’an ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in sünnetidir.
Birileri çıkıp; “İslâm’ı Hz. Muhammed (s.a.v.) (hâşâ) bilmez, ben bilirim, çünkü ben İlâhiyat Profesörüyüm, ben rektörüm, ben dekanım, ben şuyum, ben buyum!” diyorsa ne anlama gelir?
Hz. Ali namaz kılarken şehit edilmiştir. Hacı Bektaş-ı Velî de namaz ehlidir. Kerbelâ’da 57 yaşında şehit olan Hz. Hüseyin (r.a) Efendimiz kıldığı namazlardan sadece iki rekâtını bize hediye etse, biz ömrümüz boyunca kıldığımız namazları kendisine hediye ederiz.
Sıffîn Savaşı’nda ve Kerbelâ’da savaşan taraflar, İslâm’ın şartları ve namaz konusunda birbirleri ile zerre fark göstermeyen insanlardı. Hz. Osman (r.a)’ın katillerinin cezalandırılması ile başlayan “ikilik” daha sonra saltanat kavgasına, yani siyasi bir boyuta dönüştü. Biz Müslümanlar olarak, bu siyasi boyut kazanan olaylarda “taraf” olmamalıyız. Biz Müslümanlara tarihte olmuş bir olaydan ibret almak düşer. Aklî olan, İslâmi olan budur. Müslüman kavga üretmez, nifak tohumları ekemez.
Bugün Hacı Bektaş-ı Velî sağ olsaydı; “ben dedeyim, ben şuyum, ben buyum” bahanesiyle, “namaz kılmayın!” derler miydi?
Bunları söylerken kesinlikle “bazı Aleviler namaz kılmıyor!” ayrılık tohumları ekmeyelim. Günümüzde sanki bütün Hanifi ve Şafiler namaz kılıyor mu?
Bu ayrılığın günümüze yansıyan döneminde, küresel güçlerin, “kavga üretmek için nifak tohumları ekme” teşebbüsüdür. Kendini ister “Alevî” ister “Sunnî” görsün, tüm Müslümanlara düşen görev; küresel güçlerin oyununa gelmemek, Kur’an ve Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) sünnetine sımsıkı sarılmaktır.

Hiç yorum yok:

FAHRETTİN ALİŞAR

FAHRETTİN ALİŞAR


1963 yılında Konya'nın Derbent İlçesi'nde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Derbent ve Konya'da, yüksek öğrenimini G.Ü. Eğitim Fakültesi'nde tamamladı. A.Ü.de lisansüstü eğitimini (mastırını) bitirdi. Yüksek lisans tezini "Türk Memur Sendikacılığının Örgüt Yapısı ve Model Yaklaşımı" konusunda hazırladı.
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde 17 yıl öğretmenlik ve idarecilikten sonra, Başbakanlık Müşavirliği görevine atandı. 3 yıl Devlet Bakanı Danışmanı olarak görev yaptı. Daha sonra Başbakanlık ÖZİ'ye uzman olarak atandı. Halen bu görevine devam etmektedir.
Mersin'de görev yaptığı yıllar; İçel halk kültürünün araştırılması ve yazılı hale getirilmesi amacıyla, bölgede derleme çalışmaları yaptı. Derlemelerini İçel Kültürü Dergisi, Erciyes Dergisi, Güneyde Kültür Dergisi, Millî Kültür Dergisi ve Millî Folklor Dergisi'nde yayınladı.

10 yıl süreyle Mersin'de, İçel Kültürü Dergisi'nin çıkarılmasına katkıda bulundu.
TRT GAP Televizyonu'na, KKTC Çocuk Oyunları ve İçel Çocuk Oyunları'nı hazırladı ve bu programların danışmanlığını yaptı.
Birçok dergi, bülten ve gazetede; halk bilimi, eğitim ve kamu sendikacılığı konularında araştırma ve makaleleri yayınlandı. Yine birçok yerel ve genel televizyonda bu konularda televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı.
Ahmet Yesevi Üniversitesi Ankara temsilcisidir.
Türkiye Yazarlar Birliği, İLESAM ve Türk Folklor Araştırmaları Kurumu üyesidir.

YAYINLANMIŞ ESERLERİ

· İçel Çocuk Folkloru
· KKTC Çocuk Folkloru
· DERBENT
· ÇİĞİL TÜRKLERİ ve AŞAĞIÇİĞİL
· Nefsimize Zor Gelen Yazılar
· Kamuda Görevde Yükselme Kitabı (GYS)
· Konya Çanakkale Şehitlerimiz
· Derbentli Şehitlerimiz

YAYINA HAZIR ESERLERİ

·Konya Yer Adları, Yerleşik Bulunan Oymak, Cemaat ve Aşiretler
·Türk Memur Sendikacılığının Örgüt Yapısı ve Model Yaklaşımı (Tez Konusu)

falisar@mynet.com